"وجدير" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    Sevimli ve güvenilir görünebilir, bu sayede kurbanları çok zorlanmadan kaçırıyordur. Open Subtitles قد يبدو ساحر وجدير بالثقة والذي يسمح له بسهولة بخطف ضحاياه
    Daha güvenli, daha sağlıklı ve çocuklarımızı içerisinde yetiştirmeye değecek bir toplumumuz olurdu. TED سوف نحصل على مجتمع أكثر أماناً، أكثر صحة وجدير بتربية أبناءنا فيه.
    Genç kardeşim, siyahi hizmetçiler çalışkanlıklarıyla ve güvenilirlikleriyle ırksal kalıplara meydan okumuşlardır. Open Subtitles يا أخي الصغير، الأسود الديمقراطي يتحدى العنصرية بكونه دؤوب وجدير بالثقة ...
    Scytodesin neden bu kadar dayanıklı kılavuz ipine ihtiyaç duyduğunu gerçekten bilmiyoruz ama biyo-araştırmaları bu kadar değerli ve heyecan verici yapan da bunun gibi umulmayan sonuçlar. TED لا نعرف في الحقيقة لماذا العناكب الباصقة تحتاج خيط الجذب الصلب هذا لكن نتيجة غير متوقعة مثل هذه تجعل البحث البيولوجي مثير وجدير بالإهتمام
    Bu yüzden, lisede 14'ünde olan bir çocuğa Pisagor teoremi öğretiliyor. Karışık ve ilginç bir kanıt, ancak matematik öğrenmeye başlamanın ilk adımı olmamalı. TED إذاً فطفل ذو ١٤ عاماً في الثانوية يعطى هذه النسخة من نظرية فيثاغورس، وهو إثبات مصقول وجدير بالاهتمام حقاً، ولكنه في الواقع ليس طريقة جيدة للبدء في تعلم الرياضيات.
    Kıymetli, çabaya değer ve yetenekli olduğunuz inancını alın, ki bu özsaygı olarak da bilinir, kabiliyetlerinizden emin olduğunuzda doğan iyimserliğinize ekleyin ve bunlardan güç alarak bir zorlukla kafa kafaya mücadele etmek için cesur davranın. TED هي أن تعتقد أنك شخص ذو قيمة، وجدير بالاهتمام، وبارع، وتُعرف أيضًا بتقدير الذات، إضافةً إلى التفاؤل الذي تشعر به عندما تثق بقدراتك، وتتقوى بها، وهي أيضًا التصرف بشجاعة عند مواجهة التحديات وجهًا لوجه.
    Topluluğumuzda şu anda, yerden kalktığımızda ellerimizi göklere kaldırarak ayakta dururuz ve deriz ki "Ben güçlüyüm, ben kuvvetliyim ve ben kıymetliyim. TED والأن في مجتمعنا، عندما ننهض من على الأرض، نمسك بأيدي بعضنا ونرفعها للسماء، ونقول: "أنا قوي وعظيم وجدير بذلك.
    Sadık ve güvenilir olmak hakkında tüm söylediğin şeyler Open Subtitles لكن كل تلك الأمور التي قلتها عني بأنني مخلص وجدير بالثقة...
    Tobey Maguire'ın Bungalow 8'deki doğum günü partisine değil. Muhafazakar ve güvenilir görünmen lazım. Open Subtitles عليك أن تظهر بمظهر تقليدي وجدير بالثقة
    Hatırlıyorumda ilk konserine annemle gitmiştik ve sana doğum günü hediyesiydi , aylarca o günü beklemişti. Open Subtitles إنه مثير وجدير بالحب اتذكر حفلتي الأولى ...ذهبت انا وامي ، و
    Dürüst, güvenilir bir sponsor iken, şimdiyse şehri terk ediyorsun ve uyuşturucu kullanıyorsun. Open Subtitles لم تكن سوى شخص صادق، وجدير بالثقة، و... راعٍ موثوق به... والآن تهرب من المدينة وتنتشي؟
    Zihnimi temizlemek için biraz kurabiye gibisi yok. Tabii bir de yeni ve saygıdeğer bir hasım. Open Subtitles "لا شيء يضاهي (ليتل ديبيز) و غريم جديد وجدير ليصفي بالي"
    Kutsanmış Baelor, kesinlikle kutsal ve dindardı. Open Subtitles (بايلور) المبارك كان مقدساً. وجدير بالثناء.
    Ağırbaşlı ve güvenilir mi? Open Subtitles رزين وجدير بالثقه؟
    Parlak ve değerli haline. Open Subtitles مثل, شيء "مصقول" وجدير بالأهتمام
    Ciddi ve güvenilir. Open Subtitles جادا، وجدير بالثقة
    Aşırı hareketli ve Makedonyalı Philip'e yakışır. Open Subtitles صعب المراس، وجدير بـ(فيليب) المقدوني
    Ayrıca sadığım ve sana layığım anlamına geliyor. Open Subtitles -وهي أيضاً تعني أنّي مُخلص وجدير بكِ .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more