Bir süredir beraber değildik ve bu sana ne kadar muhtaç olduğumu anlamamı sağladı. | Open Subtitles | لم نكن هكذا منذ زمن وجعلني هذا أدرك كم أفتقدك |
Ve bir şeyin farkına varmamı sağladı, sınırlarına saygı duymam gerekirdi. | Open Subtitles | وجعلني هذا أُدرك بأنه كان يجب عليّ أن أحترِّم خصوصيتكِ |
Ve bu, benim Cheerio'larda olduğum, ya da olmadığım hakkında, hiçbir fikrimin olmadığını anlamamı sağladı. | Open Subtitles | وجعلني أدرك أني لا أملك أي فكرة إذا كنت عضوة في الفريق أو لا. |
Taşındım ve harika kocamla orada tanıştım, böyle bir şov yapmak gibi çılgın bir fikri vardı, Ve beni her şeyin başına getirdi. | Open Subtitles | لقد انتقلت، وهناك حيث التقيت بزوجي الرائع، الذي كانت لديه هذه الفكرة المجنونة عن إظهار هذا البرنامج الصغير، وجعلني المسؤولة عن كل شيء |
oradaki sivil insanların yüzlerini görüyorum. Bunu komutanımla konuştum. Ve beni bir şeyden anlamayan deli bir doktora gönderdi. | Open Subtitles | خاطبتُ قائدي وجعلني أخاطب طبيباً نفسيّاً لا يفقه شيئاً |
Zararı, bana bir müşteri kaybettirdiniz Ve beni aptal gibi gösterdiniz. | Open Subtitles | الضرر هو بأنني خسرتُ عميلي .وجعلني ذلك ابدو كالمغفل |
Sana yalan söylememi ve onun arkadaşım olduğunu düşünmemi sağladı. | Open Subtitles | جعلني أكذب عليكِ وجعلني اعتقد انه كان صديقي |
------ Bu bana enerji verdi ve yaptığım müziğe tutunmamı sağladı. | TED | (تصفيق) ما أعطاني الطاقة وجعلني أواصل ما أفعله هو الموسيقى. |
Sonra Dafu çıkageldi ve özgür olabileceğimi fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | ثمّ جاء (دا فو)، وجعلني أدرك بأنّني يمكن أن أكون حرّة. |
Laboratuvardan bir şey çalmamı sağladı. | Open Subtitles | وجعلني أسرق شيئاً من المختبر |
Bir şeyler oldu ve bu olanlar aramızda olanları tekrar düşünmemi sağladı. | Open Subtitles | يا. -حدث شيء ما، ترجمةعباسالساعدي وجعلني أفكر في ما هي... |
Will'le Emma'yı düşünmemi sağladı. | Open Subtitles | وجعلني الامر أفكر بشأن (ويل) و(إيما). |
Şunu anlamamı sağladı ki... | Open Subtitles | .. وجعلني أدرك |
Sana karşı çok güçlü hislerim var, Ve beni çok fena rahatsız ediyor. | Open Subtitles | ينتابني شعور قوي حولك وجعلني أشعر بعدم الإرتياح |
Ve sanırım bu beni biraz korkuttu Ve beni üzdü. | Open Subtitles | وأعتقد أن ذلك أخافني قليلاً وجعلني حزينة |
Tesadüfen, ışıkta hareket eden bir bitkinin kısa videosunu gördüğümü hatırlıyorum Ve beni hareket, ulaşma hakkında düşündürmüştü, bu tapınak ulaşabilirdi, tıpkı kutsallığa ulaşmak gibi. | TED | وأذكر أنني بمحض الصدفة شاهدت مقطع الفيديو القصير هذا لنبتة تتحرك في الضوء وجعلني أفكر في الحركية، والوصول، كيف أن هذا المعبد استطاع أن يبلغ مثل البلوغ إلى الآلهة. |
Ve beni imkansız sandığım bir biçimde utandırdı. | Open Subtitles | وجعلني أشعر بالخزي من طريقة تفكيري |
Eskiden her şeyim işimdi, daha sonra o geldi Ve beni hamile bıraktı. | Open Subtitles | لقد كنت كل همه ثم ذهب وجعلني حاملا |