Bu şehirde nereye gitsen onun yüzünü görürsün. | Open Subtitles | لا تستطيع القيادة لمدة ميل في هذه المدينة دون رؤية وجهها على لوحة إعلانات |
Belki yüzünü süt kartonları üstüne yapıştırabilirsin. | Open Subtitles | ربما عليك وضع صورة وجهها على علب كرتون حليب |
Girişte onun yüzünü görürsem arabamı her gün yıkatırım orada. | Open Subtitles | سأقوم بغسل سيارتي هناك كل يوم .. إنْ رأيتُ وجهها على اللافتة |
Fark ettin mi aslında yüzünü hiç göstermiyor? | Open Subtitles | ألمْ تُلاحظي أنّها لمْ تعرض وجهها على الإطلاق؟ |
yüzünü televizyonda falan görmüş olabilir dedim ama hâlâ arızalı olabilir diye düşünüyorum. | Open Subtitles | اخبرته بأنه يجب انه قد رأى وجهها على التلفاز او ما شابه لكنى اظن انه مايزال به خلل |
Ama ben yüzünü kesip seksi olan bir vücuda kopyaladım. | Open Subtitles | لكن ما فعلته هو التلاعب بصورة وجهها على جسد مثير باستعمال الفوتوشوب |
Sonrasında hatırladığım, Franklin ve ben onu parka götürdük, yüzünü çimenlere bastırdık. | Open Subtitles | الشيء التالي الذي أعرفُه، كُنا أنا و (فرانكلين) أخذناها إلى الحديقة، وجهها على العُشب |
yüzünü bile hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر وجهها على الإطلاق. |
Yemekte onun yüzünü gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت وجهها على العشاء ؟ |