"وجوده في" - Translation from Arabic to Turkish

    • olduğunu
        
    Ama o gün Londra'da olduğunu ortaya çıkarabilirler, değil mi? Open Subtitles ولكنهم يستطيعون تخمين وجوده في لندن ذلك اليوم, أليس كذلك؟
    Eğer Gennou'nun hala hayatta olduğunu farz edersek, ...öyleyse hala Konoha'da bulunması olasılığı var. Open Subtitles اذا افترضنا ان ذلك الرجل العجوز مازال حيا سيكون هناك احتمال وجوده في كونوها
    ordaki memura bir çok şey... ..bildiğimi ve arabanda şüpheli şeyler olduğunu söylerim. Open Subtitles ما أشتبه وجوده في سيارتك و أنا أعرف كثيرين
    Hiç, depoda olduğunu söylemiş miydi? Open Subtitles لم يذكر لنا أيّ شئ عن وجوده في ذلك المخزن؟
    O gün George'un neden işte olmadığını, neden bana gelmek ve savaş zamanı orduya katıldığını söylemek için yolda olduğunu anlamaya çalışıyorum. Open Subtitles حاول فهم السبب في عدم وجوده في العمل في ذاك اليوم لماذا كان في طريقه إلى منزلي ليخبرني أنّه سينضم للجيش في وقت الحرب
    Sabotajlar meydana geldiğinde onunla başka yerde olduğunu söyleyen iki tanığı getiren de bendim. Open Subtitles أنا من وجد شاهدين أثبتا وجوده في مكان آخر عندما تم التخريب
    Ve neden orada olduğunu bir tek sen biLiyorsun. Open Subtitles وانت الوحيد الذي يعلم سبب وجوده في الحديقة
    Tek tutkusu, daha en başından var olduğunu inkar ettiği şeye durmadan hakaret etmek olan köy ateistinin iddialarından yani. Open Subtitles مجادلة كافر القريه و اللذي عشقه الوحيد هو ان يقوم بلعن ما ينكر وجوده في المقام الأول
    Pazartesi gecesi binada olduğunu biliyoruz. Open Subtitles يمكننا أن نثبت وجوده في المبنى ليلة الإثنين
    Kenya Gizli Servisi geçtiğimiz iki hafta boyunca ülkede olduğunu belirtiyor. Open Subtitles المخابرات الكينية أعلموا عن وجوده في البلاد في الاسبوعين الماضيين
    Daha yakında olması, çadırı koruyan daha çok muhafız olduğunu göstermez mi? Fırtına çıkmadan evvel rüzgâr gittikçe şiddetleniyor. Open Subtitles أليس وجوده في موقع أقرب يعني أنه مُحاط بحماية أكثر؟
    Hayatımda istemediğim tek şeyin yalanlar olduğunu sana söyledim. Open Subtitles الشئ الوحيد الذي لا استطيع تحمل وجوده في حياتي هو الاكاذيب
    Disney World'e her gidişimizde Mickey Mouse'un da orada olduğunu düşünüyor. Open Subtitles يظن أن ميكي ماوس تصادف وجوده في ذلك اليوم
    Tatlım, ben onun nerede olduğunu hiç bilmem. Open Subtitles عزيزتي، إني لا أعلم مكان وجوده في أي يوم.
    Müzik grubunda diye, milleti ekmek zorunda olduğunu sanıyor. Open Subtitles وكأن وجوده في فرقة يعطيه أذناً بالتغيّب
    Kazan dairesinde olduğunu çözen sendin, o yüzden-- Open Subtitles كلا بل أنتَ من إكتشف وجوده ... في غرفة التسخين لدا
    Çin'in hala bazı temel alanlarda Hindistan'a göre önde olduğunu düşünüyorum -- özellikle sosyal sermaye, kamu sağlığı, siyasal ve sosyal eşitlik gibi. TED الصين,على ما أعتقد, ما تزال تحتفظ بالكثير من المقومات الكامنة القيمة -- لا سيما رأس المال الإجتماعي والصحة العامة, والشعور بالتساوي الإجتماعي الذي يندر وجوده في الهند.
    Cinayet mahallinde olduğunu ispatlayabiliriz. Open Subtitles لكن ولدي ليس له أي علاقة بموت الولد (شيكل) أثبتنا وجوده في مكان الجريمة
    Darnell Joy'a ne için programda olduğunu söylemiyor, bu yüzden de Joy onu kovdu. Open Subtitles ( و (دارنيل) لا يريد اخبار (جوي عن سبب وجوده في البرنامج
    Frank'e, her ne kadar Billie'yi hayatında istese de, Billie'nin ihtiyacı olanın ondan uzak kalmak olduğunu, ve eğer onu gerçekten seviyorsa, istediği hayatı yaşaması için ona izin vermesi gerektiğini anlattım. Open Subtitles (شرحت لـ (فرانك أنه بقدر ما أراد بيلي) في حياته ثانية) فقد كان عدم وجوده في حياتها هو ما تحتاجه هي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more