"وحده لا" - Translation from Arabic to Turkish

• tek başına

Gerekli, fakat tek başına insanları yürümeye teşvik etmiyor.
وهو مهم، لكن الاهتمام به وحده لا يكفي لجعل الناس تمارس المشي.

- Onu dışarıya tek başına gönderemezsin. Vampirlerin nerede olduğunu bilmiyoruz. Gidip onunla konuşacağım...
لا يمكنكِ أن تُخرجيه وحده لا نعرف مكان الأخوة

Fakat seninki gibi büyük bölgelerde onur, tek başına kurtları inlerinden çıkarmaya yetmez.
في مساحة كبيرة من الأراضي بما فيه الكفاية الفخر وحده لا يكفي لإثارة الذئاب من أوكارها

Umudum vardı,ama tek başına umut hiçbir şeydir.
كان لدي الأمل، لكن الأمل وحده لا يكفي

Ama bu tek başına bize uygulanabilir bir plan sunmuyor.
لكن ذلك وحده لا يقدم لنا خارطة الطريق

tek başına birisi gelecekle savaşamaz.
رجل واحد وحده لا يستطيع محاربة المستقبل

Sanming tek başına yeteri kadar kazanamıyor.
سانمينغ وحده لا يمكنه كسب ما يكفي

Bana göre tek başına şüphe konuşmak için yeterli değil.
يبدو لي أن الشك وحده لا يكفي للكلام

Başkan tek başına konuşacak. Ortak basın toplantısı olmayacak.
الرئيس سيتحدث وحده لا يوجد مؤتمر مشترك

Bugün, aşkın tek başına yeterli olmadığını öğrendiler.
اليوم أنها تعلمت أن الحب وحده لا يكفي.

tek başına bir adam onu hayatta oynatamazdı.
رجل واحد وحده لا يمكن أبدا أن نقله.

Onu burada tek başına nefes alamaz halde bırakıp gidecek miyiz?
فقط ؟ إذاً سنتركه وحده لا يتنفس ؟

Sen sadıksın. Ama sadakat tek başına yeterli değil.
أنت مخلص، ولكن الإخلاص وحده لا يكفي

bu şey tek başına çalışmaz
لكنّ هذا الشىء وحده لا يعمل

Ardından, uranyum oksit denilen süper radyoaktif bir maden filizine odaklanarak, Curieler uranyumun bütün radyasyonu tek başına yaratıyor olamayacağını fark etti.
بعد ذلك، من خلال التركيز على خام شديد النشاط إشعاعيًا يدعى (بتشبلند)، أدرك آل (كوري) أن اليورانيوم وحده لا يمكنه أن ينتج كل الإشعاع.