Havayolunda sorun olup olmadığını öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة وحيدة فقط لمعرفةِ ما إذا كان مجراها الهوائي قد انغلق |
Ama bu güçlerini tek şekilde kullanabilirlermiş. | Open Subtitles | ولكن يقال ان عليهم أن يكسبوا القوة بطريقة وحيدة فقط |
Bu demektir ki, geriye bulaşmanın tek yolu kalıyor kan. | Open Subtitles | هذا يعني، أننا بقينا مع طريقة وحيدة فقط للانتقال.. |
tek bildiğim sonunda öldü ve ada onu sindirdi geriye sadece dişini bıraktı. | Open Subtitles | كل ما أعرفه أنه بالنهاية لقي حتفه و أن الجزيرة هضمته مبقية منه على سن وحيدة فقط |
Sanırım Clyetteville Yolu'nda tek başına dolanıyormuş. | Open Subtitles | كانت في شارع كلاينتون وحيدة فقط تجول بالانحاء اعتقد. |
Sonunda, gösterimizin ardından yapacağımız değerlendirmede, tek bir sonuca ulaşmalıydık. | Open Subtitles | "في النهاية، بعد مراجعة أدائنا السابق، يمكن أن نأتي إلى نتيجة وحيدة فقط." |
Hangisi olduğun öğrenmenin tek yolu var. | Open Subtitles | هناك طريقة وحيدة فقط لنعرف |
tek bir gülücük. | Open Subtitles | ابتسامة وحيدة فقط |
Rob, benim bir tek çocuğum var. Bir tane değerli ve güzel kızım. | Open Subtitles | (روب) ، لديّ أبنة وحيدة فقط أبنة جميلة و رائعة |
Manolo, unutulanların topraklarına gitmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | (مانولو) هناك وسيلة وحيدة فقط لبلوغ الأرض المنسية |