| Başımın belaya girmemesi için onu sallarken ve çığlık atmaması için yalvarırken ofis kapımı kapattım. | TED | كنت أقوم بإغلاق باب المكتب بينما كنت اهزه بلطفٍ وأقوم بإسكاته وأتوسل إليه أن يتوقف عن الصراخ لكي لا أقع في ورطةٍ. |
| Bu ülkeyi belaya sürükleyeceğini tahmin ettiğim ise şu. | Open Subtitles | شىء تنبأتُ به سيقود هذه الأمة إلى ورطةٍ. |
| Eğer açık bırakırsak, kontrol falan etmeye kalkarlar, başımız belaya girer. | Open Subtitles | إنْ تركناها مفتوحة، هناك مراقبة سنقع فى ورطةٍ |
| Başım çok büyük dertte. | Open Subtitles | أنا في ورطةٍ كبيرة |
| Başı dertte olabilir. | Open Subtitles | -{\an3\pos(340,268)}قد يكون في ورطةٍ ما عليك أن ترسل الدعم |
| Başım dertte mi? | Open Subtitles | هل أنا في ورطةٍ ما؟ |
| Geri kalan ipucunu ya hemen söylersin, Fortnum ya da başın büyük belaya girer. | Open Subtitles | أعِطنا ما تبقّى مِن الدليل, (فورتنام), الآن وحالاً وإلا سوف تقع في ورطةٍ كبيرة. |
| Beni daha sonra belaya sokma. | Open Subtitles | لا تُوقعني في ورطةٍ لاحقًا. |
| - Tamam, başım büyük dertte. | Open Subtitles | حسناً، أنا في ورطةٍ كبيرةٍ. |