"ورمى" - Translation from Arabic to Turkish

    • fırlattı
        
    • attı
        
    • atmıştı
        
    • atmış
        
    Sinirliydi, dansçı kıza bozuk para fırlattı. Open Subtitles كان غاضباً حقاً ورمى قطع النقد على الراقصة
    Büyük peruklumdan Miramax'da ayrıldım. Büyük bir kavgaya tutuştuk ve peruğunu bana fırlattı. Open Subtitles خضينا شجارًا كبيرًا، ورمى عليّ باروكته الكبيرة.
    Onu dövdü, cüzdanını çaldı ve sonra da... ..nehre fırlattı. Open Subtitles بالطبع ليس هناك لأنك قتلته أنا رأيت كل شيىء لقد ضربه وسرق محفظته000 ورمى جسده فى النهر ...
    Bu yüzden adam ona mutfak bıçağını 17 kere sapladı ve vücudunu yol kenarına attı. Open Subtitles فطعنها 17 مرّة بالسكين ورمى بجثتها على الطريق
    Sekreterini kovmuştu ve bütün eşyalarını camdan atmıştı, anahtarlarını bile. Open Subtitles طرد سكرتيرة ورمى أشيائها من النافذة ومن ضمن الأشياء مفتاحها
    İlk fırsattı yakaladığında... bu çöpleri dereye atmış. Open Subtitles إستغل لحظة لم يكن الحراس ينظرون فيها ورمى هذه في الجدول
    Diğer ayağıyla beni tekmeledi ve bana bozuk para fırlattı. Open Subtitles ثم ركلني بالقدم الأخرى... ورمى عليّ بعض النقود...
    Çocuklar güldü... O da kabukları yere fırlattı. Open Subtitles الفتي كان يضحك ورمى أصدافه على الأرض
    Sonra sinirlendi, televizyonu yere fırlattı. Open Subtitles ثمّ أصبح غاضب ورمى التلفاز على الأرض.
    Sonra kaskını havaya fırlattı. TED ورمى خوذته في الهواء
    Doğruca Phil'e doğru yürüdü. Kucağına .22'lik bir kurşun fırlattı. Open Subtitles سار مباشرةً نحو (فيل) ورمى له رصاصة عيار 22
    Hub şeyhe bir kılıç fırlattı. Open Subtitles ورمى سيف للشيخ
    Joffrey korkup çerezlerini fırlattı. Open Subtitles جوفري) خاف ورمى) بطعامه
    Bir ısırık aldı ve hepsini attı. Open Subtitles ما العيب في ذلك؟ أخذ عضة واحدة منه ورمى الباقي كله
    Gidip de duvara bir harita asıp dart mı attı? Open Subtitles هل قام بوضع خريطة على الحائط ورمى سهما عليها واختار هذا المكان؟
    Sonra dilek tutup, deliğime bir çeyreklik attı. Open Subtitles ثم طلب أمنيةً ورمى عملةً نقدية في فتحة مؤخرتي
    İkinizin tanıştığı zamanı hatırlıyorum da sırılsıklam eve gelip kendini yatağa atmıştı. Open Subtitles أتذكر عندما تقابلتم أول مرة جاء وهو مبتل من المطر ورمى نفسه على السرير
    En son gittiğimde, bir bardağa tükürüp üstüme atmıştı. Open Subtitles اخر مره ذهبت ال هناك بصق في كأس ورمى به علي
    - Sarhoş olup, arabasıyla evin önünde takla atmıştı. Open Subtitles -لقد شرب الخمر ورمى بوالده " فلايمود " أمام المنزل
    Görünüşe göre katil, salondan ayrılmadan önce görünüşünü değiştirmek istemiş ve bu yüzden şapkasını, ceketini ve silahını üzerinden çıkarıp fırına atmış. Open Subtitles يبدو أن قاتلنا ليخرج من المقهى الليلي إحتاج لتغيير مظهرهـ.. ورمى قبعتـه في الفرن
    Sürüngenin biri, bir erkeğin vücuduna taşlar bağlayıp denize atmış . Open Subtitles شخصٌ ما ربط حجارة بجسم فتاة ورمى بها في البحر "..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more