"وسار" - Translation from Arabic to Turkish

• yürüdü
• devam etti

Hayır, telefonla konuştu sonra onu attı ve caddeye yürüdü.
كلاّ، اجرى اتّصالاً، وأسقط هاتفه، وسار إلى مُنتصف الشارع.

Tanrı kendisi kez beden oldu ve aramızda yürüdü.
الرب نفسه اصبح ذات يوم من لحم ودم وسار بيننا

Babam sakin bir şekilde beni aldı arabaya kadar yürüdü ve arabayla yavaşça uzaklaştı.
حملني والدي بهدوء... وسار إلى السيّارة، وقادها مبتعدًا ببطء...

Doktor hackleyip seninle dışarıda yürüdü.
إخترقها الدكتور وسار بكِ إلى هنا

Sonra, çok yavaş bir şekilde tren ana hattan çıktı ve ağır bir şekilde bir koruluk içinde yola devam etti.
وبعدها اصبح يسير ببطء وفجأة انحرف القطار عن السكة الرئيسية وسار ببطء في الغابة

Gülümsedi ve yoluna devam etti.
ابتسم لي ، وسار بعيدًا

Savaşçıya Doğru yürüdü.
وسار في سبيل المحارب

Sigara tuttuk. Sonra dönüp yürüdü ve gitti.
تشاركنا السجائر وسار عائدًا

"Eğri bir adam eğri bir yol yürüdü"
"كان هناك رجل محدّب وسار مسافة طويلة"

Bu şekilde devam etti. Ta ki bulunamayan tek ajan Lucy Church kalana dek.
وسار الأمر هكذا، حتى تبقت عميلة (واحدة مفقودة هي (لوسي شيرش