Bir pazarlık araştırmacısı olarak karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim. | TED | ولكنني أصررت عليه كباحث في المفاوضات أن يجري عرضاً مضاداً، وساعدته في صُنع واحدة مثالية. |
Orada durup, kendi cebini doldursun diye Finn'i öldürmesine yardım ettim. | Open Subtitles | لقد كنت واقفا هناك وساعدته فى قتل فين من أجل اخفاء حساباته |
İlk geldiğinde arkadaştık. İşi almasına ben yardım ettim. | Open Subtitles | كنا صديقين عندما جاء إلى هنا وساعدته على الحصول على الوظيفة |
Ve Williams-Sonoma'da en iyisinden bir peynir rendesi seçmesine yardım ettim. | Open Subtitles | وساعدته فى شراء مبشرة جبن رائعة "من متجر "ويليام سنومي |
Bir adamı öldüresiye dövmesine yardım ettim. | Open Subtitles | وساعدته بضرب رجل بدون أدنى شفقة لحياته |
10 yıl daha onunla kaldım ve Beanie Baby koleksiyonunu oluşturmasına yardım ettim. | Open Subtitles | - بقيت معه لعشر سنوات اخرى وساعدته في بناء مجموعة "بيني بيبي" الخاصة به |
Kalkmasına yardım ettim. Kaç kere? | Open Subtitles | لقد وقع وساعدته على الوقوف |
Sanatına yardım etmemi istedi ben de yardım ettim. | Open Subtitles | طلب مني مساعدته بفنه وساعدته |
Esperance'de ilk yılda yaptığım sadece sokaklarda yürümek oldu ve üç gün içinde ilk müşterimi kabul ettim, ilk kişiye yardım ettim bu kişi Maori'ydi(Yeni Zellanda yerlisi), garajındaki balık tütsülüyordu; bunu Perth'deki restoranlara satabilmesine yardım ettim, bi' düzen kurduk ve sonra başka bir balıkçı bana gelip dedi ki: "Maori'ye yardım eden sendin, değil mi? Bize de yardım eder misin?" | TED | ما فعلته في اسبرانس في السنة الأولى تلك هو أني كنت أمشي في الشوارع، وخلال ثلاث أيام حصلت على عميلي الأول، وساعدت هذا الشاب الأول الذي كان يُدخن السمك من المرآب، كان من الشعب الماوري، وساعدته ليبيع السمك في مطعم في مدينة بيرث ليعمل بشكل منظم، وبعدها أتي إلي صيادي السمك ليقولوا، "هل أنت من ساعد ماوري؟ هل يمكنك مساعدتنا؟" |