Böceklere insani özellikler yerleştirmek zor ve bunu gerçekten seviyorum, onlara bakmayı ve altı bacaklı, böcek iskeleti içindeki ufak insanlarmış gibi düşünmeyi -- | TED | في الحقيقة أحب صعوبة تشخيص الحشرات في صورة بشر، صعوبة النظر إليها وتخيلها كبشر صغار لها هياكل خارجية وستة أرجل. |
Olay şu: Sekiz köşesi, on iki kenarı ve altı yüzü var. | TED | بذلك، يوجد هذا الشيء: يملك ثمانية زوايا و12 ضلعا وستة أوجهٍ. |
Onlar bir, iki, üç, beş, altı, 10, 15 ve 30. | TED | إنهم واحد واثنان وثلاثة وخمسة وستة و10 و15 و30. |
bir ve iki ve üç ve dört ve beş ve altı ve yedi ve sekiz ve dokuz ve on. | Open Subtitles | واحد واثنين وثلاثة وأربعة وخمسة وستة وسبعة وثمانية وتسعة وعشرة. |
altı gönüllü teslim aldım, altı gönüllü teslim edeceğim. | Open Subtitles | ستة مطلوبين وقعت على استلامهم وستة سأسلمهم |
Kayıklara bakan kayıkçılar, altı bahçıvan ekibi, solaryumda iki kişi, ötekiler de arazi için ve bir ağaç cerrahı. | Open Subtitles | النوتية للعناية بالقوارب وستة أطقم من البستانيين إثنان للحمام الشمسى |
Burası halka açık bir yer. altı çıkış ve girişi var. | Open Subtitles | إنه مكان عام وله ستة مخارج وستة منافذ خارجية |
Sonra yüzeyde bir yıl, dönüş altı ay, eder iki yıl. | Open Subtitles | وبعدها سنقضي عام على سطحه وستة أشهر للعودة، تلك سنتان، أتعرفين ذلك؟ |
Bunların içinde bir boyut olarak zaman, artı üç bilindik boyut ve bunlara ek olarak birbirlerini üzerine kıvrılmış, çok küçük ve görünmeyen, fazladan altı boyut. | Open Subtitles | قد تضمَّنت بُعد واحد للزمن, وأبعاد الفضاء الثلاثة المألوفة, وستة أبعاد إضافية أيضاً, |
Bırakılmışsa bir nakledilmişse iki infaz edilmişse dört intahar için beş ve altı. | Open Subtitles | وأعدم رقم أربعة خمسة كانوا قد إنتحروا وستة. |
- Evleneli bir yıl olmuştu. altı ay sonra göreve gitti. | Open Subtitles | لقد كان لنا سنة وستة أشهر زواج ، حتى أنتقل الى البحر ، ايتها العميلة تود |
Bu yüzden sizi iki yıl altı ay hapse mahkum ediyorum. | Open Subtitles | لذا أحكم عليك بالسجن، لمدة سنتين وستة أشهر. |
Şu ana kadar iki ay, altı günlük bir tatil oldu. | Open Subtitles | اجازة قصير لمدة شهرين وستة أيام إلى الآن |
Bu lafları onüç ay ve altı gündür duyuyorum Cam. | Open Subtitles | حقيقى , أنا أسمع هذا الكلام منذ ثلاثة عشر شهرا وستة أيام يا كام |
Bence de sadece bir elma, altı kuru üzüm ve bir kutu pirincim olduğunu düşünürsek hiç fena sayılmaz. | Open Subtitles | لا سيئا جدا,بالنسبة لوجود تفاحة, وستة زبيبات وصندوق ارز |
Ama üç yıl, altı aydır görevdeyim. Sivil olmama az kaldı.. | Open Subtitles | لكن مضى علي ثلاثة سنوات وستة اشهر تقريبا أنا مدني |
Bisiklet, ağırlık... altı hafta biri, altı hafta diğeri, çok çalış, çok kaldır. | Open Subtitles | ركوب الدراجات، رفع الأثقال ستة اسابيع.. تمارين وستة اسابيع.. |
Diğer altı kişiyle birlikte kayboldu. Asla bulunamadılar. | Open Subtitles | اختفى هو وستة آخرون ولم يُعثر على جثثهم أبداً |
Bu, dört ceset ve altı kayıp insan çoğu kadın ve çocuk. | Open Subtitles | ذلك، وأربع جثث أيضاً وستة أشخاص مفقودين معظمهم من الأولاد والنساء |
İki, altı ve Sekizlerle konuşup, onlara çok ileri gittiklerini söylemen gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تتحدثى للنماذج رقم إثنين وستة وثمانية وتخبريهم أنهم قد تعدوا حدودهم للغاية |