Pazartesi burada bir adam tartaklanmış. Cüzdanı ve arabası çalınmış. | Open Subtitles | في يوم الاثنين شخص تم ضربه هنا محفظته وسيارته سرقت |
Ayrıca evi ve arabası arandığında da hiç nakit para bulunamamış. | Open Subtitles | ولم يتم العثور على كاش عندما تم تفتيش منزله وسيارته.. إذن |
Telefonda hatta bilgisayarda bile Louis ve arabası çok küçük görünüyor. | Open Subtitles | على الهاتف او حتى على الحاسوب لويس وسيارته صغيرين جداً لملاحظتهم |
İlk başta harikaydı. Güzel arabasında havalı çocuk. | Open Subtitles | كان رائعاً في البداية، شاب مرح وسيارته الرائعة |
İlk başta harikaydı. Güzel arabasında havalı çocuk. | Open Subtitles | كان رائعاً في البداية، شاب مرح وسيارته الرائعة |
Yağmurluğunu, arabasını ve silahını bulduk. | Open Subtitles | وجدنا معطفه الواق من المطر، وسيارته ومسدسه. |
Otto Preminger ve aracını da gördü. | Open Subtitles | و (أوتو بريمنغر) وسيارته الرولز |
Hem bir sürü kot pantolonu vardı, hem de kendine ve arabasına da özen gösteriyordu. | Open Subtitles | لديه معاطف كثيرة ويحافظ على صحته وسيارته. |
Kendi evi ve arabası olan bir adama ne dersiniz? | Open Subtitles | ما رأيكم برجل يمتلك منزله الخاص؟ وسيارته الخاصة؟ |
Eve geldiğinde kıyafetleri ve arabası çalınmıştı. | Open Subtitles | عندما عادت إلى المنزل ، لم تجد ملابسه وسيارته |
Eve geldiğinde kıyafetleri ve arabası çalınmıştı. | Open Subtitles | عندما عادت إلى المنزل ، لم تجد ملابسه وسيارته |
Ve Alexander'ın büyükelçilik arabası çıkmış. | Open Subtitles | وسيارته في السفارة تم التصريح لها بالخروج. |
- Hiçbir yerde bulamıyoruz. arabası da gitmiş. | Open Subtitles | لا نستطيع إيجاده بأي مكان وسيارته قد إختفت |
Yine de böyle bir aptallık yaptığı için arabası da telefonu da elinden alınmalı. | Open Subtitles | ولكن هذا الأحمق يجب أن يؤخذ منه كلا من هاتفه وسيارته |
Pasaportu, valizi de... Ve arabası hava alanında. | Open Subtitles | جواز سفره حقيبته وسيارته في المطار |
Aaron Mayford'un evinde ve arabasında bulunanlar bunlar. | Open Subtitles | هذا ما وجدناه في منزل ( ارون مايفرد ) وسيارته |
Waldo'da ve arabasında ne buluyor? | Open Subtitles | ما الذي تراه في (والدو) وسيارته تلك ؟ |
Ancak şuan araç yok. Adamın arabasını alıp kaçmışlar. | Open Subtitles | حصلوا على طريقة للحول بين الرجل وسيارته. |
- Telefonunu ve arabasını aldım. - Tamam. | Open Subtitles | وقد حصلت على هاتفه وسيارته حسناً |
Otto Preminger ve aracını da gördü. | Open Subtitles | و (أوتو بريمنغر) وسيارته الرولز |
Tabi ya, dolabına, arabasına ve evine girdiğimizde de aynı şeyleri söylemiştin. | Open Subtitles | نعم هذا ماقلته عندما إقتحمنا خزانته وسيارته وبيته |