Bu konunun temeline inmeyi de ahlaki ve yasal bir yükümlülük olarak görüyorum. | Open Subtitles | وأنا لدي إلتزام أخلاقي وشرعي للوصول إلى خلاصة هذا الأمر المهم. |
Maia Rutledge'ı evlat edinme işleminiz böylelikle yasal ve bağlayıcı olarak tamamlandı. | Open Subtitles | سيكون تبنيكِ لـ " مايا " بموجب هذا القانون وشرعي |
Birlikte oturduk ve ben onunla adamların tüm Avustralya'da bıyık bırakmasıyla, bu sebeple de farkındalık yaramak ve organizasyona fon bulmak hakkındaki görüşümü paylaştım. Ve bunu yasal bir şekilde yapmak için bir partnere ihtiyacım vardı. | TED | جلسنا سويا وشاركته رؤيتي في تريبة الرجال ،في جميع أنحاء أستراليا، لشواربهم وذلك لرفع مستوى التوعية بهذه القضية وجمع التبرعات لمؤسسته. و أنني بحاجة إلى شريك حتى أستطيع القيام بذلك بشكل قانوني وشرعي . |
Frank'in hayatındaki her şey mütevazi düzenli ve yasal görünüyor. | Open Subtitles | كل شيء عن حياة (فرانك) يبدو بسيطاً ومنظـّم وشرعي |
yasal. | Open Subtitles | -إنهُ قانوني وشرعي |