O ve ortağı da aynı tekneye biniyorlardı sadece. | Open Subtitles | فقط صادف انها هى وشريكها سيرحلان على نفس القارب |
- O ve ortağı bizi tuzağa düşürdü. Sanırım MI-6 ile çalışıyorlar. Birlikte arabaya bindiklerini gördüm. | Open Subtitles | هي وشريكها نصبوا لنا كمينا، أظنّ أنّهم يعملون مع المخابرات البريطانية، رأيتهم يرحلون فى سيّارة سوياً. |
Kızın dosyası kız ve ortağı, Rick Brantley, banka soyduktan sonra yüksek hızla kaçarken, ölmüş. | Open Subtitles | (ملفها يقول أنها وشريكها (ريك برانتلي قد قتلا في مطاردةٍ عالية السرعة لاحقةً لسرقةِ بنك |
2001'de ortağıyla beraber patent başvurusu yapmışlar. | Open Subtitles | في عام 2001 ، هي وشريكها تقدموا للحصول على براءة إختراع |
Jup ortağıyla Vala'yı gemiye götürecek. | Open Subtitles | سأبقى هنا معكم بينما يصطحب (جوب) (فالا) وشريكها إلى السفينة |
Beyler, merhum Catherine ve partneri Leo'nun ölümlerine kundakçılık damgası vurmazlarsa... bir daha seks yapmayacağım. | Open Subtitles | أيها السيدان، إن لم ينسبوا الحريق للفقيدة الراحلة "كاثرين" وشريكها المحرض "ليو"، |
Jack, Ajan Morgan ve ortağı, asker desteğiyle birlikte sana doğru geliyorlar. | Open Subtitles | جاك) العميلة (مورغان) وشريكها يتجهون اليك، ومعهم دعم من قوات البحرية |
İki araba daha istiyorum. Ferrington ve ortağı, Hagstrom ve Mitchell. | Open Subtitles | في السيارتين الآخريتين، (فريتجيتون) وشريكها (و(هاغستروم) و(ميتشل |
Çavuş Blake ve ortağı kalabalığın St. Nicholas'tan çıkıp, 121. caddeye doğru gitmesini önlemek için kavşaktaydı. | Open Subtitles | (كانت الرقيبة (بلايك وشريكها عند هذا التقاطع ليمنعوا الحشود من الخروج "من شارع "القديس نيكولاس "إلى الشارع "مئة وواحد وعشرين |
O ve partneri banka soygunu rekoru kıracaklardı. Fryer ve ben özel time liderlik yaptık. | Open Subtitles | هيَ وشريكها ذهبا في نزهةِ سرقةِ بنك فراير) وأنا تولينا قوات المهمة) |