Kendi işimde senin yardımına ihtiyaç duyacak duruma nasıl geldim bilmiyorum, ama emin ol ki sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أتدري ، لا اعلم كيف دخلت في وضعٍ أحتاج فيه مساعدتك لكي أقوم بعملي ولكني كنت أكيدا |
Seni tehlikeli bir duruma soktum ve bununla uğraşacak kadar teşekküllü değildim. | Open Subtitles | وانتهى بي الأمرُ وأنا أضعكَ في وضعٍ خطر لم أكن مجهزاً للتعامل معه لقد تأذيت |
On yıllardır süren federal eylemsizlik Arizona sınırında tehlikeli ve dengesiz bir duruma yol açtı. | Open Subtitles | عقود من التراخي في الإتحاد أدرى إلى وضعٍ خطير وغير آمن على حدود ولاية أريزونا. |
Şu anda planları değiştirmek bizi zor bir duruma sokar. | Open Subtitles | قد يجعلنا في وضعٍ سيءٍ للغاية{\pos(190,220)} |
- Sizi böyle bir duruma düşürdüğüm için... | Open Subtitles | -لا، لوضعك في وضعٍ كهذا |