Sert oynayacak bir pozisyonda değilsiniz, Sayın Bakan. | Open Subtitles | لستَ في وضع يسمح لك بالمساومة يا سيادة الوزير |
Bunu düşünecek pozisyonda mıyım? | Open Subtitles | هل هذا وضع يسمح لي أن أختار اذا كنت سأفقد الأمل أم لا؟ |
Bunu söyleyecek pozisyonda olduğumuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أننا في وضع يسمح لنا أن نقول هذا |
Tartışacak durumda değilim. | Open Subtitles | أنا في وضع يسمح بالخلاف في الرأي بشقّ الأنفس. |
Ben de teşkilatı tehlikeye atabilecek belirsiz bir operasyon için gitmene izin verecek durumda değilim. | Open Subtitles | وأنا ليس فى وضع يسمح لكى بهذا لكى تذهبى فى عمليه بامكانها تدمير الوكاله |
Şimdi eve dönecek durumda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست فى وضع يسمح لك بالذهاب للمنزل الان |
Benim profesyonel görüşüme göre şu an için o kızlara yardım edebilecek durumda değilsin. | Open Subtitles | رأيي المهني انتِ لستِ في وضع يسمح لك بمساعدة تلك الفتيات الآن |
Değil mi? Pazarlık yapacak bir pozisyonda olduğunuzu düşünmenizi sağlayan şey nedir? | Open Subtitles | وما الذي يجعلك تعتقد أنك في وضع يسمح بالتفاوض؟ |
Talepte bulunacak bir pozisyonda olduğunu sanmıyorum Bay Teeny. | Open Subtitles | لا اعتقد انك فى وضع يسمح لك بأصدار الاوامر يا سيد ( تينى |
- Size bunları açıklayacak pozisyonda... | Open Subtitles | - لست فى وضع يسمح لى بأن ... |
Henüz Sophy'e teklifte bulunacak durumda değilim, ama doktorluğum biraz daha geliştiğinde rahat bir yuva sunabilirim. | Open Subtitles | لست في وضع يسمح لي بالتقدم لطلب يدها لكني سأفعل بأسرع مايمكن عندما تنمو عيادتي و أستطيع تحمل تكلفة منزل مريح |
Artık onu savunacak durumda değilim. Müsaade eder misiniz? | Open Subtitles | لستُ في وضع يسمح لي بالدفاع عنه بعد الآن اسمح لي |
Sen bir hayaletsin. Yargılayacak durumda değilsin diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أنت شبح ، لا أعتقد أنك فى وضع يسمح لك بالحكم |
- Pazarlık yapacak durumda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست في وضع يسمح لك بالتفاوض |