Bir bomba ve onu taşıyacak olan bir uçak vardı. | Open Subtitles | كان هناك قنبلة واحدة وطائرة بعينها ستقوم بحمل تلك القنبلة |
Komutamda binlerce ağır silahlı adam ve uçak vardı. | TED | كان لديّ الآلاف من الرجال المدججين بالسلاح وطائرة تحت أمري. |
"Lüks bir daire", "Baş mühendis olarak bir iş" ve "Dünya üzerinde kendi seçeceği herhangi bir yere gidebilecek bir uçak." | Open Subtitles | شقة فاخرة ووظيفة كمهندس رئيس وطائرة تذهب به الى اي مكان يريد |
Bu biraz zaman alabilir tamam mı? Annenin uçağı iniyor. | Open Subtitles | قد يستغرق ذلك وقتاً وطائرة أمك تهبط |
Krieg'e özel askeri şirket demek hayalet bombardıman uçağıyla kağıttan uçağı kıyaslamaya benzer. | Open Subtitles | تدعى (كريج) شركة عسكرية خاصة إنها كالمقارنة بين قاذفة قنابل خفيّة وطائرة ورقية |
Bizi bu adadan alacak bir helikopter ve bizi gizli bir yere götürmek üzere San Francisco havalanında kalkmaya hazır bekleyen bir jet. | Open Subtitles | هليكوبتر فوق السجن وطائرة نفاثة مليئة بالوقود لتأخذنا لمكان غير معروف |
İki taksi,bir uçak ve bütün gecelik bir otobüs yolculuğuyla buraya geldim. | Open Subtitles | لقدأخدتسيارتيتاكسي,وطائرة, وركبت أتوبيس طوال الليل. |
- Diğeri? Bana hemen para dolu bir çanta ve Bingazi'ye uçak ayarlayın. | Open Subtitles | احتاج حقيبة مملؤة بالنقود وطائرة الى بنغازي |
Bilirsin, ...bir tane... inmek üzere olan bir uçak vardı, ...ve diğeride kalkmak üzereydi. | Open Subtitles | كما تعرفينّ ،كان هنالك طائرة تريد الهبوط وطائرة آخرى تريد الأقلاع |
Kapitalizm ve ticaret hakkında geniş bir bakış açısına sahibim ve birçoğunuzun hayal dahi edemeyeceği bir yaşamla insanı şok eden bir şekilde ödüllendirildim; birden çok ev, bir yat, şahsıma ait bir uçak, vesaire, vesaire, vesaire. | TED | لدي منظور واسع تجاه الرأسمالية والأعمال ولهذا فقد منحت العديد من الجوائز وحياة يعجز أغلبكم عن تخيلها فأمتلك عدة بيوت، ويخت وطائرة خاصة الخ، الخ، الخ |
En iyisinden; kötüye gitmiş 40 yıllık bir aşk kurcalanarak bozulmuş bir uçak, istekli bir görgü tanığı ve kafasını kapıdan bile uzatsa onu tutuklamanın güzelliği. | Open Subtitles | ذهبية.. علاقة لمدة 40 عاماً تدهورت وطائرة تم التلاعب بها.. و شاهد متحمس و فرضة مثيرة لإلقاء القبض عليها مجدداً إن أظهرت وجهها خارج المنزل. |
O halde, Korman yok, bomba yok ve yere çakılmış bir uçak var. | Open Subtitles | إذاً لم نعثر على"كورمان" ولا على القنبلة. وطائرة"ستيلث" التي وقعت. |
Gemiciler, korsanlar, Miami'den gelen bir uçak dolusu turist. | Open Subtitles | كانهناكبحارة،قراصنة. وطائرة مليئة بالسياح (من( مياميبيتش. |
Ve başka bir uçak ayarlanır. | Open Subtitles | وطائرة أخري هذه الطائرة |
Daha çok, boşanmak demektir, bu yüzden Bartlett üç ev ve bir uçak alabildi. | Open Subtitles | غالباً ما يكون مدار الزواج الطلاق ولهذا إستطاع (بارتليت) تحمّل نفقة .ثلاثة منازل وطائرة |
Sizi ve Carter'ı havaalanına götürecek taksiyi, uçağı ve güvenliği ayarlayacağım. | Open Subtitles | سأجهز سيارة تقلّك و(كارتر) إلى المطار وطائرة وحراس شخصيين |
İki savaş uçağı, üç saldırı helikopteri ve bir kargo uçağı, uçaksavarlar tarafından düşürüldü veya kullanılamaz hale getirildi. | Open Subtitles | طائرتان حربية وثلاث مروحيات هجومية , وطائرة شحن تم تدميرها أو تعطيلها بواسطة الأسلحة المضادة للطائرات التي يمتلكها (جيش الخلافة) |
ve özel bir ada,beni oraya götürmesi için özel bir jet, | Open Subtitles | وأنا أريد جزيرة خاصة ، وطائرة خاصة لتأخذني إليها |
Yaralılarımız var, onları alması için helikopter göndereceklerdir. | Open Subtitles | هناك رجال جرحى هناك بالخارج وطائرة كليكوبتر قادمة. |