Maalesef, Katalina kaçak göçmendi ve bütün SWAT ekibinin onun için geldiğini düşünmüştü. | Open Subtitles | لسوء الحظ كاتالينا مهاجرة غير شرعية وظنت أنّ فرق التدخل في الخارج من أجلها |
Haley, garip bir şekilde bana abayı yakmış, ...ve bunun karşılıklı olduğunu sanıyor, ama değil. | Open Subtitles | ليس كما بدا ليّ لقد كان لديها شعور نحوي، وظنت بأنه شعور متبادل |
Üşümüştüm ve o hava durumunu bildiğini sanıyordu. | Open Subtitles | كنت اشعر بالبرد وظنت انها تعلم أنماط الطقس. |
Atlantik'in bu yakasında daha iyi bir eş bulacağını düşündü. | Open Subtitles | وظنت والدتك أنك تستطيعين إيجاد زوج أفضل عبر المحيط الاطلسي |
Bunu yapmanın en iyi yolunun da ben olduğumu düşündü. | Open Subtitles | وظنت بأني سبيلها الأفضل في ذلك |
Başına bir şey gelmiş olabileceğini düşündü. | Open Subtitles | وظنت أن شيئا ما حصل لكِ |
Doğru söylüyor, eğer oyun oynarsan ve senin zayıf olduğunu düşünürse onu konuşturamazsın. | Open Subtitles | بالفعل، إذا قمت بخداعها وظنت أنك ضعيف لن تعترف |
Gerçekten bugün seninle birlikte eğlendi ve senin de eğlendiğini sanıyordu. | Open Subtitles | كانت تمرح فعلا اليوم لوجودها معك وظنت أنك تمرح أيضا |
Asiller geliyordu ve öleceğini sanıyordu. | Open Subtitles | كان النبلاء قادمين للنيل منّا وظنت أنها كادت تموت حقاً |
Ben bunu memura açıklıyordum ve o O panikledi, direndiğimi zannetti. | Open Subtitles | كنت اوضح الامر للضابطة، وهي... اصابها الذعر وظنت اني كنت اقاوم |
Gözü kararmış ve benim yerimde olan kimmiş peki? | Open Subtitles | التي كانت فاقدة للبصرُ وظنت انك انا. |
Evet, Melanie "Kadınların Ölmeden Yapması Gereken 200 Şey" adında bir kitap yazdı ve aslında ancak bir tanesini yapabildiğini fark etti. | Open Subtitles | نعم, ميلاني كتبت هذا الكتاب المسمى مئتا شيء كل أمرأة ينبغي عليها فعله قبل موتها وظنت انها ينبغي عليها حقاً فعل على الأقل شيء واحد |
ve o yalnız olmak istediğini düşünmüş. | Open Subtitles | وظنت أنك قد لاترغبين في أن تكوني وحيدة |