Eski eşya kutuları ve paketleriyle dolu odaları ve rafları gözünüzün önüne getirin. | TED | يراه أحدهم مجموعة من الغرف والرفوف مخزنة مع صناديق وعلب من الأشياء القديمة. |
Bir sürü sigara izmariti, gazoz kutuları ve boş bir hafıza kartı paketi. | Open Subtitles | الكثير من أعقاب السجائر وعلب المشروبات الغازيّة. وطرد فارغ. للحصول على بطاقة ذاكرة كاميرا رقميّة. |
Beraber takılan adamlar, yerde boş çörek kutuları birbirlerine hayalet hikayeleri anlatıp, tüm gece uyanık olurlar. | Open Subtitles | الوضع ينبغي يكون رجال يتسامرون وعلب دونات ملقاة على الأرض مستيقظين حتى الصباح، ويتبادلون قصص عن الأشباح |
Yangın yerinde, sigara izmaritleri ve boş bira kutuları bulundu. | Open Subtitles | تم العثور على سجائر وعلب بيرة فارغة في محل إشعال النار |
Bir sebebi bu, ama, şey... asıl sebebi, sürünme boşluğunuzdaki... dev şeker ambalajı yığını... ve yarısı yenmiş tahıl kutuları. | Open Subtitles | هذا جزء, لكن, أوه... في الغالب انها تلك الكومة العملاقة من الحلويات المغلفة ,وعلب الحلويات الغير مأكولة بالكامل |
Bazı bira kutuları ve kedi oyuncakları ile beraber kanepenin altında. | Open Subtitles | تحت الأريكة مع الألعاب وعلب البيرة |
Kamyonlara lidokain ve kahve kutuları yüklüyorlar. | Open Subtitles | (إنه يحمّل شاحنات مليئة باللايدوكين (مضاد حيوي جلدي وعلب القهوة |