En azından kendi bilincim hakkında birşeyler biliyorum. | TED | على الأقل، أنا أعلم عن وعيي بطريقة مباشرة. |
Sanki bilincim, egzersiz aletinin ve üstündeki benim bulunduğumuz normal gerçeklikten ayrılmış, kendimi egzersiz yaparken izlediğim bir başka gizemli aleme geçmiş gibi hissediyordum. | TED | وكأن وعيي ابتعد عن إدراكي العادي للواقع، حيث أنني الشخص على الجهاز ويمرّ بالتجربة، إلى منطقة غامضة حيث أشاهد نفسي وأنا أقوم بتلك التجربة |
Bu evdeki Bilincimi bodrumdaki terminali açarak arttırdım. | Open Subtitles | أنا مدّدَت وعيي إلى هذا البيتِ بتَنْشيط محطتي الطرفية في السردابِ |
Göğüs ağrılarım başladı, bir süre Kendimden geçmişim, ayıldığımda 911'i aradım. | Open Subtitles | بدأت أشعر بألام في صدري اغمي علي, لسترددت وعيي, اتصلت بالطوارئ |
Buradayım derken bilincimin burada olduğunu kastediyorum, fiziksel olarak değil. | Open Subtitles | انا هنا بمعنى ان وعيي هنا ليس بمعنى اني هنا بصورة جسدية |
Bu yolculuğu ise Ayık kafayla çekmem mümkün değildi. | Open Subtitles | وكان من المستحيل أن أقوم بهذه الرحلة و أنا في وعيي |
Ve kafama vurdu. Kendime geldiğimde gitmişti. | Open Subtitles | لقد ضربني على رأسي ، وعندما فقت على وعيي ، إختفى هو والمسدس معه |
Geçen gece çok hastaydım ve bir şişe Nyquil'in hepsini içmiştim. - Kendimde değildim. | Open Subtitles | بالأمس كنت مريضة وتناولت علبة دواء كاملة لهذا لم أكن بكامل وعيي |
Bütün gün boyunca hiçbir şey yemedim. Sanırım bayılacağım. | Open Subtitles | لم آكل شيئاً طوال اليوم أظن أنني سأفقد وعيي |
Bilinçaltım bundan acı duyduğunu bana söylüyor ve ben de acı çekiyorum. | Open Subtitles | وعيي يقول لي أنكي تتألمين وهذا يؤلمني أكثر وأنا آسف ، أن ذلك يؤلمني أيضا |
Sonra bilincim yerine geliyor ve tekrar nefes almaya başlıyorum, her şey düzeliyor. | Open Subtitles | و بعدهـا حين أستعيد وعيي أبدأ في التنفس مجددا ، و كـل شيء يكون على مـا يرام |
Ve bilincim yerine geldiğinde, copilotum yanımda ölmüştü. | Open Subtitles | , و عندما عدت إلى وعيي وجدت مساعد الطيار ميت بجواري |
Bilmiyorum, issiz bir adada bilincim kapaliyken. | Open Subtitles | لا أعلم,على جزيرة معزولة عندما أكون فاقدةً وعيي |
Kaçmaya çalışırken Bilincimi kaybetmişim. | Open Subtitles | فَقدتُ وعيي بينما كُنّا نُحاولُ الهُرُوب |
"Kendimden geçtiğim için, sonrasında neler olduğunu hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أتذكر بعد ذلك ماذا فعلوا بي لأني فقدت وعيي |
Bak, hayatımı kazanmak için saatte 500 kilometre hız yapıyorum, bu yüzden bilincimin açık kalabilmesi önemli bir şey. | Open Subtitles | اسمعني، أنا أكسب قوتي من القيادة بسرعة 500 كم في الساعة وهذا يجعل حفاظي على وعيي مهماً |
Ayık kalmamı sağladı. | Open Subtitles | ساعدني على البقاء بكامل وعيي |
Sonra düşündüm ki "Ya eğer bilinçaltımda bir yerlerde Kendime bir mesaj vermeye çalışıyorsam? | Open Subtitles | ثم فكّرت: ماذا لو أنّ جزءًا من لا وعيي يحاول أن يُرسل إليّ رسالة؟ كنت كذلك |
Hiç Kendimde değilim. | Open Subtitles | رجاءاً أنا مجرد كنت خراجة عن وعيي مؤخراً |
Eminim kendi geçmişim, bilinçaltında bu ilgimi arttırmıştır. | Open Subtitles | حسنٌ، أنا متأكد من أن تاريخي الشخصي ربما أثار اهتمامي دون وعيي |
bayılacağım ve yüz üstü sıcak kömürlere düşeceğim sandım. | Open Subtitles | لقد ظللت أفكر أنني سأفقد وعيي "وأسقط على وجهي في الجمر الساخن" |
Freud haklıymış. - Bilinçaltım açığa çıktı. | Open Subtitles | عمل (فرويديّ)، لقد افتضح لا وعيي |
Beni bayıltmadan önce adını hatırladı. | Open Subtitles | و قبل أن يجعلني أفقد وعيي تذكر اسمها |