Çok gergin görünüyordu. Ben seni aradıktan sonra da gitti. | Open Subtitles | لقد بدا متوترا جدا , وغادر بعد أن اتصلت عليك |
Masa sekizdeki herif burgerini geri gönderip para ödemeden gitti. | Open Subtitles | الرجل على طاولة ثمانية إعادته له برغر وغادر دون دفع. |
Bu böyle olmayacak. Burada işin bitti artık. Yarın toparlan ve git. | Open Subtitles | هذا لايجب ان يستمر احزم حقائبك وغادر غدا |
-Hesabı ödedi ve bu sabah ayrıldı. | Open Subtitles | نعم ، ولكنه دفع فاتورته وغادر هذا الصباح. |
Elçiniz Voudel oteli terk edip Güney Amerika'ya uçmuş. | Open Subtitles | صاحب الجلالة ، فوديل ترك الفندق الليلة الماضية وغادر إلى أمريكا الجنوبية |
İnsanlar sergiden çıktı, oldukça sarsılmışlardı. | TED | وغادر الناس ذلك العرض وهم مصدومون حقًا. |
Şimdi dişlerini topla ve çık burdan. | Open Subtitles | إذا سنعتمد على هذه الخطة إجمع أسنانك وغادر الآن |
Eski kocanız size haber vermeden şehirden ayrılmış olamaz mı? | Open Subtitles | ألا تعتقدين من الممكن أنه انسل وغادر البلد دون اتصال بك ؟ |
Çocuklarını da alıp git buradan. | Open Subtitles | يجب أن ترحلوا عنّا خذ أولادك وغادر هذا المكان |
Bunu anında hissetti ve tek kelime konuşmaksızın gitti. | Open Subtitles | لقد أحس بذلك على الفور . وغادر قبل أن نتبادل حتى جملتين |
Hızlıca gitmesi için Carter, İngilter'deki Lord Carnarvon'a bir telgraf gönderdi ve yardımseveriyle buluşmak için Cairo'ya gitti ama çıktığında bazı garip olaylar oldu. | Open Subtitles | أرسل كارتر برقية عاجلة إلى اللّورد كارنارفون في إنجلترا لكي يعود إلى مصر سريعاً وغادر كارتر إلى القاهرة ليقابل مموله |
Willow'la Anya tartışıyordu. Xander ikisine birden kızdı ve oradan gitti. | Open Subtitles | ويلو وآنيا كانا يتعاركان وألكساندر صرخ فيهما وغادر |
Fazla birşey yok ki. Bütün bilgisayarlar ve eşyaların çoğu gitti. | Open Subtitles | لم يبقى الكثير أكثر الاجهزة نُقلت، وغادر جزء من الطاقم |
Fazla birşey yok ki. Bütün bilgisayarlar ve eşyaların çoğu gitti. | Open Subtitles | لم يبقى الكثير أكثر الاجهزة نُقلت، وغادر جزء من الطاقم |
Telefon için bana 50.000 won öde ve git. | Open Subtitles | أعطني 50.000 وون ثمناً للهاتف وغادر فحسب |
O zaman söylemen gerekeni söyle, çirkinliğini kus ve git. | Open Subtitles | إذاً قل ما لديك، ألق عليّ ببشاعتك وغادر |
Kıza hiç yaklaşmadı, ve kız içeri girdikten sonra ayrıldı oradan. | Open Subtitles | لم يقترب منها قط وغادر بعد أن دخلت الى شقتها |
Öyle görünüyor ki Tanrı bavulunu toplayıp Springfield'i terk etti. | Open Subtitles | يبدو أن الرب قد حزم أغراضه " وغادر " سبرينغفيلد |
Veteriner yarım bir ayakkabı, gıcırdayan bir oyuncak ve 84 karatlık bir elmas çıktı midesinden. | Open Subtitles | حسنا ً خذ الكلب وغادر إحضر الكلب يا تومي |
Ve bardan çık! | Open Subtitles | وغادر العارضة. الرافعات رباعية. |
Ama birkaç gün sonra Münih'e gitmiş, Siena'dan ayrılmış. | Open Subtitles | بعد بضعة ايام, جوزيف ذهب الى ميونخ وغادر سيينا |
Eşyalarını toplayıp git buradan. | Open Subtitles | خذ اغراضك وغادر |
Hey, Bay. Holmes, O'nun bunu yapmış... sonra da gitmiş olması mantıklı gelmiyor mu size? | Open Subtitles | اليست مفهومه سيد هولمز هو فعل ذلك وغادر ؟ |
Amcam nalları dikti ve bana ve ona güzel bir ganimet bıraktı. | Open Subtitles | العم صرخ في النهاية وغادر عش البيض اللطيف لي وله |
"Etkinleştirmek için kolu bastırın ve hemen alandan ayrılın." | Open Subtitles | "إضغط الغطاء للتفعيل وغادر المكان مباشرة" |