Neyi istersem, istediğim zamanda, istediğime yaparım! Buna inan! | Open Subtitles | سأفعل ما أريده وقتما أريده ومع من أريد .. |
Öyle olmasına rağmen, kapuçinimiz öyle bir zamanda doğdu ki; yağmur yağdığı zaman bunun tüm avantajlarından faydalanmak için yeterince büyümüş olacak. | Open Subtitles | رغم ذلك، وُلد الكبوش وقتما تمطر سيكون كبيرًا بما يكفي ليستفيد منه كاملاً |
Peşinden gideceğim. Peki, ofisten pasaportunu getirdikleri an bileti alacağım. | Open Subtitles | نعم، سوف أحجزها وقتما يصل جواز السفر من المكتب |
Demek istediğim şu, Nordberg biraz düzeldiği an emniyete geri dönebilir. | Open Subtitles | ما أعنيه أنه وقتما يتحسن نوردبرج فهو مرحبا بعودته للشرطة |
Sen hazır olduğunda gideceğiz. Sen de hazır olduğuna göre gidelim. | Open Subtitles | نحن مستعدون للذهاب وقتما تستعد، وأنت مستعد الآن، لذا هيا بنا. |
Ama senin şu aptal radyo programın biraz gelir elde ettiği anda, bana tüm borcunu geri ödemeni istiyorum. | Open Subtitles | ولكنى سأقول لك ماذا اتوقع اتوقع ان تدفع لى بالكامل وقتما تعود ايها الحثاله ذميم المؤخره مذيع الراديو السخيف |
Yani ihtiyacın olunca biraz olsun sana destek vermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أدعمك نفسيا وقتما و في حال ما إحتجت لي |
- İstediğin zaman telefonu kapatıyorsun. Seni bulunca, sinirleniyorsun. Yemek ısmarlayınca daha da öfkeleniyorsun. | Open Subtitles | تغلقين هاتفك وقتما تشائين و حين أبحث عنك تغضبين وحين أدعوك للطعام يزداد غضبك |
Ama bu geceden sonra senin olduğun yerde, yenge bir krallığım olmasına ne ihtiyacım var? | Open Subtitles | لكن بعد تلك الليلة وقتما تكونين, أيتها الكنّة ما حاجتي بأن أملك مملكة |
Belki de onunla ve kız kardeşiyle aynı zamanda parkta bulunduğun içindir. | Open Subtitles | وهذا جيد نظرًا لأنكَ كنت بالمنتزة وقتما كانت هى وشقيقتها |
Müsait olduğun bir zamanda ifadeni almamız gerekecek. | Open Subtitles | وقتما تحين لك الفرصة، نحتاج إلى استجوابك. |
Tatlım, annen en kısa zamanda gelip seni alacak, söz veriyorum. | Open Subtitles | عزيزتي, أعدك بأن أمك ستأتي وقتما تستطيع |
Bu zamanda, Dünya'da volkanlar henüz yoktu. | Open Subtitles | وقتما لم تحدث البراكين هنا على الأرض |
İstediğim an buradan gidebileceğimi hissettiriyor bana. | Open Subtitles | فهذا يجعلني أشعر أني يمكنني أن أرحل وقتما أريد |
İşte o an cesedin sadece yattığı ve hiçbir şey yapmadığı andır. | Open Subtitles | وقتما تكون الجثة لا تفيد كثيرا . ترقد فقط هناك |
Artık buraya takılıp kalmak zorunda değiliz. İstediğimiz an uçağa binip gidebiliriz. | Open Subtitles | لم يعد لزاماً أن نكون محاصرين، يمكننا ركوب طائرة والسفر بعيداً وقتما نشاء |
İhtiyacın olduğunda benim cüzdanımdan almak varken neden taşıyasın ki! | Open Subtitles | لماذا تحملين نقود لطالما بأنك تأخذينه من محفظتي وقتما احتجتي. |
Ve her fırsatım olduğunda onu giyerdim, o süveterin sahip olduğum en harika şey olduğunu düşünerek. | TED | وكنت أرتديه وقتما أستطيع، معتقدةً أنه كان أروع شئ أقتنيته. |
Geceleri, haftasonları, her boş vaktin olduğunda. | Open Subtitles | الليل، العطل الأسبوعية، وقتما تمتلكين أوقات فراغ. |
Eğer ulu bir varlık varsa, istediği anda seni ezebilir. | Open Subtitles | إن كان هناك وجود لكائن أعظم فيمكنه سحقك وقتما تريد |
Bir bebeğin olunca vücudun eskisi kadar sıkı olmuyor. | Open Subtitles | وقتما تلدين طفلا لا يصبح جسدك ممشوقا كما كان |
Ama bulunca haber ver çünkü suratını dağıtacağım. | Open Subtitles | ولكن وقتما تكتشفين، اعلميني لأنني أود أن أحطم وجهه |
B-eksi al, C-artı artı al. Yine de moron olduğun zamankinden milyon kat iyisini yapmış olursun. | Open Subtitles | احصل على جيد جدًا منخفض أو جيد مرتفع فهذا سيكون أفضل مليون مرة من وقتما كنت غبيًا |
ne zaman buluşsak kimsenin olmadığı bir yerde kısa bir süre görüşüyoruz. | Open Subtitles | وقتما نتقابل، نحن نتقابل في مكان ليس بهِ أيّ شخص لوقت قصير |