Öyle bir altyapımız var ki, belirli bir oranda insanın bütün zamanını araştırma yaparak geçirmesine olanak tanıyor. | TED | لدينا بينة تحتية تساعد نسبة معينة من الناس على قضاء كامل وقتهم في البحث العلمي. |
Fakat fabrikadaki herkes zamanını güzel sanatlar departmanında geçiriyordu. | TED | ولكن كان كل الذين في المصنع يقضون وقتهم في قسم الفن |
Ancak hapisteki herkes bütün zamanını, firardan ziyade sonucu düşünerek geçirirdi. | Open Subtitles | و كيف ان السجناء يمضون وقتهم في استنتاج النتائج و لكنهم ينسون الهروب. |
- insanların umuda ihtiyacı var.. zamanlarının çoğunu sinemada harcarlar.. | Open Subtitles | الناس فقدوا الأمل، وأمضوا تقريباً كل وقتهم في صالات السينما |
zamanlarının çoğunu giderek büyüyen yapıları oluşturan çubukları bir araya getirerek harcarlar | TED | ويقضون معظم وقتهم في تجميع العصى في الهياكل المتنامية |
Ama bu küçük balıklar zamanlarının çoğunu okyanusun derinliklerinde, yunusların ulaşamayacağı yerde geçiriyorlar. | Open Subtitles | لكن هذه الأسماك الصغيرة يقضون معظم وقتهم في الأسفل في أعماق المحيطات، بعيد جداً عن مدى الدلافين. |
Bir şey planlıyorlar. Yoksa niye beni şaşırtma zahmetine girsinler ki? | Open Subtitles | لانهم لا يضيعون وقتهم في اللعب معنا |
Yoksa niye beni şaşırtma zahmetine girsinler ki? | Open Subtitles | لانهم لا يضيعون وقتهم في اللعب معنا |
Yüzmek için evrimleşen ve hareket etmeden beslenen birkaç türün yanı sıra, bu hantal yaratıkların çoğu, zamanını deniz tabanını otlamakla geçirir. | TED | بغض النظرعن الأنواع القليلة التي تطورت للسباحة وتلك التي تتغذى بدون حركة، يُمضي العديد من هذه الكائنات البسيطة وقتهم في رعي قاع البحر. |
Söyleyin bana siz o penis olayına takmış ve bütün zamanını buna harcayan, entelektüel Freud'yenlerden... | Open Subtitles | - (ساقطة تدعى (دالاس - ... أخبرني ، أنت ليس أحد أولئك العباقرة أصحاب (فرويد) الذين يضيعون كل وقتهم في التركيز على "عقدة حسد القضيب" ؟ |
Bilgisayarlar şu an insanların ücret alarak zamanlarının çoğunu harcadıkları şeyleri yapabiliyor. O zaman sosyal ve ekonomik yapımızı nasıl uyduracağımızı düşünmeye başlamamızın ve bu yeni gerçekliğin farkında olmamızın tam zamanı. | TED | أجهزة الكمبيوتر الأن تستطيع فعل أشياء يتم الدفع للبشر ليقضوا معظم وقتهم في فعله لذلك حان الوقت الأن لنبدأ التفكير كيف سنعدل تركيبتنا المجتمعية والإقتصادية؟ لنكون واعيين لهذه الحقيقة الجديدة |
zamanlarının çoğunu gibonların rehabilite ederek harcıyorlar ama bir yandan da bölgeyi yasa dışı ağaç kesimine karşı korumak için de uğraşıyorlar. | TED | إنهم يقضون معظم وقتهم في إعادة تأهيل الجيبون، ولكنهم أيضًا يقضون كثيرًا من الوقت في حماية منطقتهم من قطع الأشجار غير القانوني الذي يتم في الخفاء. |
Ve Atlassian için bu o kadar çok işe yaradı ki bir adım öteye geçtiler ve %20 boş zaman sunmaya başladılar. Google'da meşhur şekilde yapıldığı gibi. Oradaki mühendisler zamanlarının %20'sini istedikleri şey üzerinde harcayabilir. | TED | ونجحت نجاحاً عظيما حتى أن آتلاسيان أخذتها إلى الخطوة التالية ب20 ٪ من الوقت. مطبقة بشهرة في شركة جوجل. حيث يستطيع المهندسين العمل وإعطاء 20 ٪ من وقتهم في العمل على أي شيء يريدون. |
Geçtiğimiz on yıllar boyunca zamanlarının çok büyük bölümünü kendi ekonomilerini, kendi toplumlarını, kendi yönetim biçimlerini inşa etmekle harcadılar, ama umut edilir ki, büyümelerinin ikinci aşamasında birinci aşamasına göre daha dışa dönük olacaklar. | TED | لقد أمضوا معظم وقتهم في الحقبة الماضية في بناء اقتصادهم الخاص، بناء مجتمعاتهم وحكوماتهم، ولكن ما نتمناه هو أنه في المرحلة الثانية من التنمية سينظرون إلى الخارج قليلًا أكثر مما فعلوا في مرحلتهم الأولى. |
Kongre adayları ve Kongre üyeleri zamanlarının yüzde 30 ila 70'i arasında bir zamanı Kongreye tekrar girebilmek ya da partilerini tekrar başa getirmek için para toplamaya harcıyorlar, ve sormamız gereken soru da şu; bu insanlar, zamanlarını telefonun başında, asla tanışmadıkları kişileri arayarak, yani yüzde 1'in bile çok küçük bir payını arayarak geçirmeleri onlara ne yapıyor? | TED | إن المرشحين للكونجرس و أعضاء الكونجرس يقضون ما بين 30 - 70 بالمائة من وقتهم في جمع التبرعات ليعودوا إلى الكونجرس أو لإعادة حزبهم إلى السلطة. و السؤال الذي علينا أن نطرحه هو، ما الذي يستفيدونه من فعل ذلك; هؤلاء البشر, حين يقضوا وقتهم خلف الهواتف، يتصلون بأناس لم يلتقوهم في حياتهم قط يتصلوا بذلك الجزء الصغير جداً من الواحد بالمائة؟ |