Bu yönetmeliğe karşı gelerek trene binen ihlâlciler savaş zamanı yasalarınca yargılanacaktır. | Open Subtitles | المخالفين الّذين يعصون عمدًا هذه التعليمة ويركبون القطار سيحاكمون بموجب وقت الحرب. |
savaş zamanı bu resmi talimatları yerine getirmekle yükümlüyüz evlat. | Open Subtitles | لا، ولكنه واجبنا أن نتبع تعليمات الحكومة في وقت الحرب يا بني |
savaş zamanı kişisel duyguların bir kenara bırakılması gerektiğinin farkındayım ancak sizden bir şey rica etmeliyim. | Open Subtitles | أعلم أنه فى وقت الحرب, يجب التجرّد من المشاعر الشخصيه, و لكن أرغب أن أسألك |
Ben bir sancak subayıyım. Savaş zamanında, kopuk bir hizmetteyim. | Open Subtitles | أنا الضابط الأعلى ذو سلطة مستقلة خلال وقت الحرب |
Zaman Savaşı'nın son gününe ait. | Open Subtitles | هذا هو اليوم الأخير من وقت الحرب |
Yemin altındayken yalan söylediğini ve savaş zamanı görevini ihmal ettiğini itiraf etti. | Open Subtitles | لقد اقر تحت اليمين بالاهمال بالواجب وقت الحرب |
Sadece savaş zamanı, geride asla bir adam bırakmazdık. | Open Subtitles | إن الأمر فقط في وقت الحرب لم نكن لنترك أحداً |
Çünkü... eğer öyle ise o zaman ikiniz de, karineye göre savaş zamanı bir başçavuşa ve teğmene saldırma suçlamasıyla karşı karşıyasınız ve eğer yanılmıyorsam bu gemide ciddi bir ceza gerektirir. | Open Subtitles | .. لآنه بالحقيقة بهذه حالة أنتم الإثنين متهمون بالإعتداء على الرئيس والملازم وإستغلال السلطة خلال وقت الحرب |
Muhafızlar, şantaj ve savaş zamanı hayati hizmetleri aksattığı için bu adamı tutuklayın. | Open Subtitles | أيها الحراس , أعتقلوه لأجل الإبتزاز ومنع الخدمات الحيوية خلال وقت الحرب |
O gün George'un neden işte olmadığını, neden bana gelmek ve savaş zamanı orduya katıldığını söylemek için yolda olduğunu anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | حاول فهم السبب في عدم وجوده في العمل في ذاك اليوم لماذا كان في طريقه إلى منزلي ليخبرني أنّه سينضم للجيش في وقت الحرب |
Ama savaş zamanı, biz de sizler gibi başka şeylerle ilgili endişeleniyoruz. | Open Subtitles | إن كان يوجد واحد من الأساس ولكن في وقت الحرب .. نحن مثلكم لدينا جميعاً شيء لنقلق عليه |
Zekice. Artık bir savaş zamanı başkanıyım. | Open Subtitles | الأمر رائع ، أنا رئيسة للولايات وقت الحرب |
Mahkemenin karşısında duran mahkum savaş zamanı firar etmekle suçlanmaktadır. | Open Subtitles | هذا السجين الماثل أمام المحكمة مُتهم بالفرار وقت الحرب |
savaş zamanı, kural yok, üniformalı erkekler, öpüşüyorlar. | Open Subtitles | وقت الحرب حيث لاتوجد قوانين ورجال مرتدين الزي العسكري يُقبلون بعضهم |
Savaş zamanında, terörizmi yenebilmek için... her şeye ulaşabilmeleri gerektiği gibi bir bahane uydurdular. | Open Subtitles | برروا ذلك في وقت الحرب إحتاجوا للوصول إلى أي شئ يمكن أن يساعد على هزيمة الإرهاب |
Lord Zrinyl'in ailemize katıImasına çok seviniyorum ama bu Savaş zamanında olmaz. | Open Subtitles | ولكن ليس فى وقت الحرب هذا فهذا لن يكون ملائما لم تفعلين دوما ما تريدك تلك العجوز أن تفعلينه؟ |
Savaş zamanında, düşmanın eline geçmemesi için bazı şeylerin halktan bile sır olarak saklanması gerekir. | Open Subtitles | بالطبع , في وقت الحرب , بعض الاشياء يجب ان تظل سر حتى عن الشعب , حتى لا تساعد العدو |
Zaman Savaşı'nın en uzak köşesi bu. | Open Subtitles | هذه ليست سوى الحافة الأبعد من وقت الحرب |
Yeterince konuşmayla vakit geçirdik. Savaşma zamanı! | Open Subtitles | لقد إكتفيت من الحديث حان وقت الحرب |
Savaş döneminde, ömründe,hastalığı ve ölümü sırasında hep çok iyi mücadele etti | Open Subtitles | لقد كان رجلاً شجاعاً في وقت الحرب وطوال حياته، وفي فترة مرضه التي إنتهت بوفاته |
Malesef, Savaşta böyle bir lüks yoktur. | Open Subtitles | للأسف, لا يمكن للمرء أن يكون ترفاً في وقت الحرب |
Bu resim yüzyıllar önce, Savaşın ve kıtlığın olduğu bir dönemde çizilmiş. | Open Subtitles | بأنها رسمت منذ مئات السنين في وقت الحرب. |
Savaş sırasında, düşman altyapısına yıkıcı bir zarar vermek üzere tasarlandı. | Open Subtitles | ... لقد صُمِم ليُعطي الضربة القاضية للبنية الأساسية للعدو وقت الحرب |
Savaş zamanlarında yararlılık gösterebilirdim. | Open Subtitles | ربما كنتُ مهماً وقت الحرب |