"وقت غير مناسب" - Translation from Arabic to Turkish

• kötü bir zaman
• Kötü bir zamanda
• Kötü zamanda
• zamanı değil
• Kötü zamanlama
• sırası değil
• yanlış zamanda
• iyi bir zaman değil
• iyi bir vakit değil

Sanırım dansa gidebilmek amaçlı 300 dolar istemek için kötü bir zaman.
هل هذا وقت غير مناسب لطلبي ثلاثمئة دولار من أجل حصص الرقص.

- Gitsek iyi olur. - Savaş için kötü bir zaman.
- من الافضل ان نذهب - انه وقت غير مناسب للحرب.

Hey, sik kafalı. Kötü bir zamanda mı geldim?
هيه ايها الأبله هل حضرت في وقت غير مناسب

Bu hafta senin servisinde çalışıyorum ama Kötü bir zamanda geldim sanırım.
بما أنّني بقيت أخدمك هذا الأسبوع لكن يبدو أنّني أتيت في وقت غير مناسب

Kötü zamanda mı geldim? Beni görünce şaşırdın gibi.
هل وصلت في وقت غير مناسب ذهلت نوعاً ما عند رؤيتي

Ben sana detaylı olarak anlatırdım ama burası yeri ve zamanı değil.
حسناً, سوف اوضح ذلك لكى بالتفصيل. ولكن هذا وقت غير مناسب ومكان ايضاً.

Anlıyorum. Pisliğin teki sana arabasıyla mı çarptı? Böyle bir Kötü zamanlama mı diyorsun?
نعم، لقد صدمت شخصاً بسيارتك هذا وقت غير مناسب فعلاً

Biliyorum, çok kötü bir zaman... ama konuşmamız gerek.
أعلم أنه وقت غير مناسب لكن مهم جداً أن نتحدث

Telefonla konuşmak için kötü bir zaman seçmiş.
هذا وقت غير مناسب لتقوم باتصال هاتفي يا صديقي

Daha kötü bir zaman düşünemiyorum.
لا يمكنني التفكيرفي وقت غير مناسب أكثر من هذا

Üzgünüm. Yardımın gerek. kötü bir zaman mı?
. اهلا أحتاج الى مساعدتك هل هو وقت غير مناسب ؟

Vejetaryen olduğumu söylemek için kötü bir zaman mı?
أهذا وقت غير مناسب لأخبرك فيه أنني نباتية ؟

Aslında, kötü bir zaman. Kocamın şekerleme saati.
بالواقع , هذا وقت غير مناسب إنه وقت قيلولة زوجي

Asya'daki bu olaylar Kötü bir zamanda gerçekleşiyor.
هذه الأحداث في آسيا تأتي في وقت غير مناسب.

Ama galiba Kötü bir zamanda gelmişim.
ولكن أعتقد أننى جئت فى وقت غير مناسب

-Umarım Kötü bir zamanda gelmedim. -Hayır, hiç te değil.
آمل بأني لم أتي في وقت غير مناسب - لا على الأطلاق -

Sanırım Kötü bir zamanda geldim.
يبدو أنني جئت في وقت غير مناسب

Kötü zamanda mı geldim aşağılık herif!
هل جئت فى وقت غير مناسب أيها الحقير

Bu muhabbetin hiç zamanı değil, ama yırtabileceğimi sanmıyorum.
أوه لا, وقت غير مناسب لهذه المحادثة, لكن لا مفر من ذلك

Kötü zamanlama olabilir ama tuvalete gitmem lâzım.
... قد يكون هذا وقت غير مناسب لكنني أحتاج فعلاً إلى استخدام الحمام

Evet, ama bunun sırası değil şimdi.
نعم، لكن هذا وقت غير مناسب.

Sanki yanlış zamanda doğmuşum, ve buraya ait değilmişim gibi.
ولدت في وقت غير مناسب... وأني لا أنتمي الى هنا

Teal'c, bunun senin en iyi yönün olmadığını biliyorum, ama gerçekten şaka yapmak için iyi bir zaman değil.
تيلك أعلم أن هذا ليس موقف مناسب لكن , هذا وقت غير مناسب للمزاح

Penny, bu iyi bir vakit değil.
أهلا, (بيني) هذا وقت غير مناسب