"وقت قليل" - Translation from Arabic to Turkish

• az zamanımız
• az zaman
• az zamanı
• kısa bir süre
• Çok az
• kısa zamanda

az zamanımız varken sen de çeki yaz.
ليس لدينا إلا وقت قليل لكي تكتب ذلك الشيك ؟

- Çok az zamanımız var. - Hayır, sana izin veremem.
عندنا وقت قليل جداً = لا , لن أتركك تفتشني =

Japonları pataklamaya daha az zaman ayırıp ev işlerini halletmesi gerektiğini düşünüyorum.
هل تظنها قادرة على تمضيت وقت قليل في قلب اليابانيين وتمضيت وقت أكثر للقيام بالأعمال المنزلية؟

ve böylece az zaman kaybederiz. Hem anlaşırız hem de hiç bir şey de değişmez
سوف نخسر وقت قليل. لا يهم. لن تشكل أى فارق."

"Fakat babalarının tüm bu çocukça zevklere ayırabilecek çok az zamanı vardı."
على أية حال كان عنده وقت قليل جدا لكلّ هذه المُتع الطفولية

Çok kısa bir süre içinde, geniş çaplı bir gözetleme düzenlemek istiyoruz.
نريد القيام بإجراءات تتبع عالية في وقت قليل للغاية

Yükselmenin en hızlı yolunun... en kısa zamanda en çok sayıda yolsuzluğu ortaya çıkarmaktan geçtiğini biliyordu.
هو عرف الطريق الأسرع للصعود كمية كبيرة من الشرطيين القذريين فى وقت قليل

Kalkanları çalıştırmak için çok az zamanımız kaldı.
لدينا وقت قليل ربما يجب ان نعيد تقييم اهدافنا..

Maalesef çok az zamanımız var.
ولكن للآسف لدينا وقت قليل معاً

Hem çok az zamanımız var! Bizimle gelin Melanthius.
بالإضافة إلى , هناك وقت قليل "تعال معنا "ملانثيس

Çok az zamanımız var.
لدينا وقت قليل جدا

Çok az zamanımız olabilir.
ربما لدينا وقت قليل

Yine de şaşırtıcı bir şekilde, en önemli şey için çok az zaman harcıyoruz: zihnimizin çalışma şekli. Bu da, tekrar ediyorum, deneyimimizin niteliğini belirleyen nihai şeydir.
ومع ذلك نقضى وقت قليل فى الإهتمام بما هو أكثر أهمية : كيفية عمل عقلنا . الذى هو , مرة أخري , أهم الأشياء التى تحدد مدى كفاءة خبراتنا.

Tekrar dene. Bir kez daha. Çok az zaman kaldı.
حاولْ مرةً أخرى هناك وقت قليل جداً ، أسرع!

Savaşın ortasında düşünecek çok az zaman vardır.
في وسط المعركه هناك وقت قليل للتفكير

Birlikte çok az zaman geçirebildik, Sebastian.
لقد قضينا وقت قليل جدا سوية، سيباستيان.

Priya. Prince'in çok az zamanı kaldı.
بريا ، الأمير أمامه وقت قليل

Hiro'nun çok az zamanı kaldı. Ve o bu zamanı seni kurtarmaya çalışmak için geçiriyor.
إن لديّ (هيرو) وقت قليل متبقي ، وقد أختار أن يقضيه في إنقاذك

Bilirsin, istediklerimizi söylemek için elimizde kısa bir süre var.
تعلم، لدينا وقت قليل جداً لنقول الكلام الذي نعنية.

İlk saldırı dalgasıyla ikincisi arasında kısa bir süre vardı.
"سيكون هناك وقت قليل بين موجة الهجوم الأولى والثانية."

Sadece, yaşayacak çok şeyim ve bunları yapacak Çok az zamanım var.
الأمر فقط ان هناك وقت قليل تبقى لي للعيش و الكثير لأفعله

Eminim ki kısa zamanda seni işlevsel hâle döndürebiliriz.
لذلك أنا على يقين من أننا يمكن أن نعيدكي للعمل في وقت قليل