Şimdi, Fazla zamanımız yok, adamın dediklerini dinleyin. | Open Subtitles | والآن, ليس لدينا وقت كثير, لذا استمعوا لما يقوله الرجل |
Kahin Beş, Sydney için her ne planladıysa Fazla zamanımız olmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | مهما النبي فيف خطّط لسدني، نحن يمكن أن نفترض نحن ما عندنا وقت كثير. |
Özür dilerim Ajan Mackelway Fazla zamanım yok, okul aile birliği günündeyim. | Open Subtitles | أنا آسف ليس لديّ وقت كثير, الوكيل ماكيلواي, لكنه يومي .. ؟ |
Pek çok zaman geçti, belki gitmiştir. | Open Subtitles | لقد مر وقت كثير على رحيلك ربما يكون قد رحل عن الباخرة أيضاً |
fazla zaman olmadı, yoksa onlar da olmuş olurdu. | Open Subtitles | ما كان هناك وقت كثير جدا أو هم كانوا سيحدثون أيضا |
Ben de sana yardım edeceğim. Ama Fazla vaktimiz yok. | Open Subtitles | و أنا سأساعدك أفعل ذلك لكن ليس لدينا وقت كثير |
Derek, Fazla zamanın yok. Lütfen akıllıca davran. | Open Subtitles | ديريك ليس لديك وقت كثير رجاء تعقل بهذا الشان |
Bunu düşünmek için Çok zamanım oldu. | Open Subtitles | لقد كان لدي وقت كثير لكي لأفكر في كل هذا |
Beni aradığın için memnunum. Teşekkürler. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | أنا مسرور لإتصالك،شكرا لك ليس لدينا وقت كثير |
Yapmak zorundasın. Fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | حسنا,سيتوجب عليك ان تكوني ليس لدينا وقت كثير |
Fazla zamanımız yok. Reset düğmesi. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت كثير سوف تعيد هذه ضبط الزمن |
Çok Fazla zamanım yok. Eğer oyunumu anlarlarsa arkamdan geleceklerdir. | Open Subtitles | انا ما عندى وقت كثير انهم يعتقدون انهم خارج حيلتىوهم سيتبعونى |
Fazla zamanım yok, Bay Miller, ve sizinkini de boşa harcamak istemem. | Open Subtitles | ليس لدي وقت كثير سيد ميللر ولا اريد اضاعة وقتك |
Fazla zamanım yok. Paramı sakladığım yeri hatırlıyor musun? | Open Subtitles | ليس لدي وقت كثير أتتذكر أين أخفي أموالي؟ |
Pek çok zaman geçti biliyorsun. | Open Subtitles | لقد مر وقت كثير على رحيلك ربما يكون قد رحل عن الباخرة أيضاً |
Genç olmanın iyi yanı da bu. Büyük işler yapmak için çok zaman var. | Open Subtitles | هذا افضل شيئ عندما تكون صغيرا هناك وقت كثير لتفعل اشياء رائعه |
Kan serpintisi testi için bize fazla zaman vermez. | Open Subtitles | لا تُعطينا وقت كثير لإختبار بقعة الدمّّ. |
Fazla vaktimiz yok. İş bölümü yapmalıyız. | Open Subtitles | ليس لدينا وقت كثير يجب علينا تقسيم العمل |
- Çok Fazla zamanın olmayacak. - Olmaz! Hayır. | Open Subtitles | لا وقت كثير لديك كى ترى منها الكثير مستحيل لا |
Ama merak etme, sana ayıracak Çok zamanım da olacak. | Open Subtitles | ولكن لا تقلقي سيكون لدي وقت كثير لكِ |
Onunla çok vakit geçirmiştim, ve söylemeliyim ki seninle aynı fikirde değilim. | Open Subtitles | لقد قضيت وقت كثير معها ويجب أن أقول أننى لا أوافق على هذا |
- Okumaya çok vaktim yok. - Şey, okumaya zaman ayırmalısın. | Open Subtitles | ليس عندي وقت كثير للقراءة - حسنا , أنت يجب تأخذ وقت للقراءة - |
Fazla vakit yok. Benimle gelmelisin. Kaderin seni bekliyor. | Open Subtitles | ليس هناك وقت كثير يجب أن تأتي معي , قدرك سينتظر |
Kanka, hatunun sosyal statüsü belli olana kadar Fazla vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت كثير قبل ان يحدد مركزها الاجتماعي |
Acele edin, Çok zamanımız var ve görülecek çok az şey. | Open Subtitles | لكن أسرعوا رجاء، لدينا وقت كثير وعمل قليل |
Fazla zamanınız yok. gardiyanlar kaybolduğunu anlayana kadar dönmelisin. | Open Subtitles | ليس لديكِ وقت كثير فقط حتى يدرك الحرَّاس... |