Paylaştığımız bilginin sonucunu ve onun şiddet veya öfke oluşturma potansiyelini düşünmeyi bıraksak ne olur? | TED | وماذا لو توقفنا وتفكرنا قليلاً في عواقب المعلومات التي نقوم بتداولها وقدرتها على التحريض على العنف أو الكراهية؟ |
Annen hafızasını ve insanları tanıma yeteneğini yitirmiş olabilir ama duygularını hiçbir zaman kaybetmeyecek. | Open Subtitles | أعلم انه صعب رؤية هذا ولكنها تعلم والدتك فقدت الذاكرة وقدرتها على التعرف على الاخرين |
Her iddiasına girerim ki; onlar da bizim gibi, üç boyutlu yazıcılardaki yeni ve ölümcül gelişmelerin farkındadırlar. | Open Subtitles | أراهن أن هناك مثلنا من يعرفون أهمية البصمات الثلاثية الأبعاد وقدرتها. |
Bunu yapabilme yeteneği, yani hayaletlerle konuşabilme, elektroşok tedaviden mi kaynaklanmış. | Open Subtitles | وقدرتها على ذلك أقصد التحدث مع الأشباح جاءت من العلاج بالصدمات الكهربية |
Güneş ışığını işleyebilme yeteneği karmaşık besin zincirinin temelini oluşturmaktadır. | Open Subtitles | وقدرتها لجمع ضوء الشمس التي تقع في القاعدة من السلسلة الغذائية المعقدة |
Bir ulusun gücünü iki şey belirler enerji kaynakları ve savaş kapasitesi. | Open Subtitles | قوة الدولة تتقرر وفق أمرين موارد الطاقة فيها وقدرتها على الحرب |
Meyveleri ve kabuğu döner burkulur ve hayat ile dolup taşar. | Open Subtitles | بثمارها التوتية، وأوراقها الأبرية وقدرتها على التفاعل والحفاظ على الحياة. |
Sonuçta bir toplumun kültürü o toplumun hoşgörüsüyle ve affetme yeteneğiyle ölçülür. | Open Subtitles | فرقيّ المجتمعات المتحضرة يقاس من خلال تسامحها وقدرتها على الغفران. |
Renklerin geniş olasılıklarını da araştırmaya başladım: duygusal değerleri, psikolojik dürtüleri, şiirsel cazibeleri, anlam ve mantık aleminin ötesinde sınırsız kapasiteleri. | TED | بدأت أيضا في بحث الاحتمالات الواسعة للألوان: قيمتها العاطفية، دوافعها النفسية، جاذبيتها الشعرية وقدرتها غير المحدودة خارج عالم المعنى والمنطق. |
Ancak uzun süreli iklim dengesi tuhaf, çünkü astronomik etkenler bir gezegeni yanmaya ve donmaya itebiliyor. | TED | لكن استقرار المناخ على المدى البعيد هو أمر غريب، وإن كان السبب محصورا بالتأثيرات الفلكية وقدرتها على دفع الكواكب نحو التجمد أو الاحتراق. |
bir karşılığı vardır. Mayt-karşıtı arılar yetiştirmeyi başardılar ama bu süreçte arılar kibar davranmak ve bal depolamak gibi bazı davranışlarını kaybettiler. Problemin üstesinden gelebilmek için araştırmacılar, ticari arıcılarla işbirliği yapıyorlar. | TED | حيث ينجحون في تنشئة نحلات مقاومة للعت لكن هذه العملية تفقد النحل بعض المزايا مثل ليونتها وقدرتها على تخزين العسل وللتغلب على هذه المشكلة يقوم الباحثون بالتعاون مع نحالين تجاريين |
Bu dile âşık olmak için milyonlarca neden var: Şiirinin derinliği, çift anlamlı sözleri, açık ve saklı anlamları, mizahı, hayatın bilgelik ve çılgınlıklarını aydınlatan atasözleri. | TED | ويوجد مليون سبب يجعلني أُغرم بهذه اللغة: شاعريتها العميقة، وقدرتها على التورية، أصالتها، وروح الدعابة فيها، الأمثال التي تضمها، تظهر حكمة الحياة وحماقاتها. |
Biz yaşlandıkça kök hücreler sayıca azalır ve yenileyici özelliğini kaybetmeye başlar, bu da doku yenilenmesini ve organlarımızın temel işlevlerinin devamını etkiler. | TED | وكلما كبرنا في العمر، كلما قل عدد تلك الخلايا الجذعية كما أنها تبدأ في خسارة قدرتها على الانقسام، مؤثرة بذلك على تجديد الأنسجة وقدرتها على المحافظة على وظائف أعضائنا الأساسية. |
Peki ya straforun geri dönüşümünde sıkıntı yaşamak zorunda kalmadan ucuz, hafif, izole ve kullanışlı yanından faydalanmaya devam edebilir miyiz? | TED | لكن ماذا لو تمكنا من استخدام الستايروفوم والحفاظ على الاستفادة من رخصها وخفة وزنها وقدرتها على العزل وقابليتها الجيدة للتعبئة، بدون أن نعاني من تداعيات الاضطرار إلى التخلص منه؟ |
Rengi ne olursa olsun, derimiz, insan korkusuzluğu ve uyum yeteneğinin destansı hikayesini anlatır. Değişken renkleri de tabiatın işleyişi seyrinde ortaya çıkar. | TED | أياً كان اللون، فإن بشرتنا تخبرنا قصة ملحميّة عن جرأة البشرية وقدرتها على التكيّف، محوّلة اختلافاتها إلى وظيفة بيولوجية. |
Sosyal farkındalığı, işlerin üstesinden gelme yeteneği ciddi şekilde zarar görmüş durumda. | Open Subtitles | ادراكها الاجتماعي وقدرتها على التحمل هما بالتأكيد ضعيفان بشكل كبير |