"وكما ترون" - Translation from Arabic to Turkish

    • gördüğünüz gibi
        
    • ve görüyorsunuz
        
    • gördüğünüz üzere
        
    • görebileceğiniz gibi
        
    • Görebildiğiniz gibi
        
    • gördüğün gibi
        
    • Ve gördüğünüz
        
    Bu kültür hakkında bir kitap, ve, gördüğünüz gibi, kültür hızlıca etrafa yayılıyor TED هو عبارة عن كتاب عن الثقافة وكما ترون ان الثقافة تتأرجح بشدة هنا
    Bu aynı bölgede benim bir yıl önce çekilmiş fotoğrafım gördüğünüz gibi oksijen maskesi ve solunum cihazına bağlıyım. TED وهذه صورة لي في نفس المكان .. ولكنها قبل عام وكما ترون فإني أضع قناع الأكسجين مع منظم تنفس
    Arkamda gördüğünüz gibi Powell Millenium'un simgesi, dev metal küre yerde yatıyor. Open Subtitles وكما ترون خلفى الكون الكبير المعدنى هذا هو شعار ألفية باول يتحطم
    ve görüyorsunuz, bir çok ileri geri durumlar bunu yapmak için var, bunu ortaya çıkarmak için -- yıllar ve yıllar, çoğu zaman. TED وكما ترون ، هناك الكثير من التقدم والتراجع في محاولة لاكتشاف هذا وجعله يحدث سنوات وسنوات، عادة أزمان.
    gördüğünüz üzere, içinde çözülmüş çok fazla mineral var. TED وكما ترون هناك الكثير من المعادن المنحلة في المياه
    burada görebileceğiniz gibi, hassas organlardan kaçınarak hedeflerine ulaşabiliyorlar. TED وكما ترون هنا، أنّها قادرة أن تتجنّب الأجهزة الحساسة ولا تزال تصل إلى أهدافها.
    Katil, kaçabilmek için bunu bir intihar gibi göstermişti. Görebildiğiniz gibi bazılarınız, diğerlerinden daha iyi karşılık verdi. Open Subtitles ولكن القاتل انتحر لكي يؤثر ... على القضيه، وكما ترون
    Ve gördüğünüz gibi, herkes meşgul; kaybedecek zaman yok. TED وكما ترون ، الجميع مشغول ، ولم يكن هناك وقت لنضيعه.
    Thomas Thwaites: gördüğünüz gibi, Noel süslemeleri asılmış. TED توماس ثوايتيس : وكما ترون توجد زينة رأس السنة هناك
    Bu, yeni ofis için imar başvurusunda yapılan bi değişiklik bildirisi bu sayede çevredekiler neler olduğunu anlayabilir. gördüğünüz gibi okumak mühimdir. TED انه اشعار نقل مكان مكتب جديد لكي يتسنى للجوار ان يعلموا مالذي يحدث في حيهم وكما ترون .. من المستحيل قراءته
    gördüğünüz gibi Amanda oldukça iyi kontrol ediyor. TED وكما ترون ، لدى أماندا سيطرةٌ جيدة في التحكم.
    Burada gördüğünüz gibi, tarayıcıyı yakın mesafeye götürüp kullanmak için özel bir düzenek yapmamız gerekli oldu. TED وكما ترون هنا، كان يجب أن نطور رافعة خاصة لجعل الماسح الضوئي قريبا من الأشخاص.
    gördüğünüz gibi Paslı civatalar, lastik, tahta ve neon pembesi izolebant. TED وكما ترون براغٍ صدئة ومطاط وأخشاب وشريطٌ لاصقٌ زهري.
    gördüğünüz gibi, sanırım artık fazla kilolu değilim. TED وكما ترون الآن ، لم أعد أعاني من الوزن الزائد الآن.
    gördüğünüz gibi etkileyici bir liste, ve liste aslında bundan çok ama çok daha uzun çünkü yapılacak daha bir sürü ölçüm var. TED وكما ترون فهي قائمة غنية ومثيرة، ولا يزال هناك الكثير الكثير مما سنكتشفه، حيث سنقوم بالمزيد من القياسات.
    Bu tür artışlara "üssel artış" denir. gördüğünüz gibi, sadece kağıt katlayarak çok uzaklara gidebiliriz, hem de çok hızlı biçimde. TED وكما ترون فقط عن طريق طي الورقة يمكننا أن نحصل على أرقام متضاعفة كبيرة بسرعة
    gördüğünüz gibi, artan yer yok. TED وكما ترون على الرسم الموضع لا يوجد أي متسع آخر
    Burada gördüğünüz gibi, kırmızı noktalar yanardağları temsil ediyor ve ne Amazonlarda ne de Peru'da volkan yok. TED وكما ترون من هذه النقاط الحمراء التي هي براكين، ليس لدينا البراكين في منطقة الأمازون، ولا في معظم أنحاء بيرو.
    Araştırmak üzere gittiğim mavi bölgenin dış merkezinde bir köy. gördüğünüz gibi mimari güzellik başlıca değerleri değil, başlıca değerleri, yoğunluk: iç içe geçen evler, yol ve sokaklardan ibaret. TED إنها قرية في وسط المنطقة الزرقاء حيث ذهبت لأتحرى ذلك، وكما ترون ، فإن الجمال المعماري ليس المؤثر الرئيسي بها، ولكنها الكثافة: المنازل ذات المسافات الصغيرة بينها، الأزقة المتشابكة والشوارع،
    ve görüyorsunuz, onun için özel yaratılmış fiziksel bir alan var, arabasını, patronunun arabasının yanına park etmesi için, ama daha da önemlisi, insanların akıllarında "Evet, benim şoförüm işe kendi arabasıyla gelecek ve park edecek" fikrini yerleştirecek bir alan yaratıldı. TED وكما ترون فهنالك مساحه فعليه تم خلقها له لايقاف سيارة بمحاذة سيارة المالك ولكن الاهم من ذلك هو انهم خلقوا هذة المساحة الذهنيه "نعم ,سيأتي سائقي بسيارته الخاصة ويقوم بركنها هنا"
    gördüğünüz üzere, kırmızı nokta öğrencinin hareketlerini yalnızca vücudunu çevreleyen sinyallerin vücutla nasıl etkileştiğine bağlı olarak oldukça doğru bir şekilde takip ediyor. TED وكما ترون فالنقط الحمراء تتبع حركته بدقة عالية، وهي تعتمد بشكل أساسي على تفاعلات جسمه مع الإشارات اللاسلكية.
    Mesela Irak Savaşı, alttaki mavi çizgiden görebileceğiniz gibi bir milyondan fazla mülteci şehirlere giriş yapıyor. TED كانت حرب العراق، وكما ترون عند ذلك الخط الأزرق في الأسفل، نزح أكثر من مليون لاجىء نحو المدن.
    Görebildiğiniz gibi ölüm oranları, 1950'lerdeki çatışma başına yıllık 65.000 ölümden bu on yıldaki çatışma başına yıllık 2000 ölüme düşüyor, ki bu haliyle de korkunç. TED وكما ترون , معدل الوفيات يهبط من 65,000 قتيل لكل صراع في السنة الواحدة في الخمسينات إلى أقل من 2,000 قتيل لكل صراع في السنة الواحدة في هذا العقد , على الرغم من إنها مروعة .
    Bu turnuvada ki bir amatör, ve gördüğün gibi, kravatla bağlanmış bir kişiyle eş düzeyde. Open Subtitles وهو هاوي في دوري المحترفين هذا وكما ترون فقد يكون هذا يوم عظيم له

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more