Onu, gülünç bir şekil oluşturduğu, dokunaçları tombul ve tüylü olduğu ve de nadir olduğu için bu kadar seviyorum. | TED | أحبه لأنه يكوّن هذا الشكل الغريب، وبسبب لوامسه الدهنية المغطاة بالزغب ولأنه نادر. |
Üç boyutlu bir dünya olduğu için o dünyanın içinde bir kamerayı hareket ettirebiliyoruz. | TED | ولأنه عالم ثلاثي الابعاد، بإمكاننا تحريك الكاميرا في أنحاء ذلك العالم. |
Fabrikadaki bütün işçiler göçmen olduğu için annem çeviri kitaplarından kendi kendine kelimeler öğrendi. | TED | ولأنه كان يَعجّ بعاملين مهاجرين، علَّمت والدتي نفسها كلمات من كتب الترجمة. |
Hareketsizlik bunu sağladı çünkü ince bir bariyer zayıf bir bariyerdir ve zayıf bir bariyer, eğer bir memeli ciğerinde olduğu gibi sürekli havalandırmaya maruz kalırsa parçalanır. | TED | يسمح عامل التوَقُّف بذلك لأن الحاجز الرقيق رخو؛ ولأنه رخو سيتمزق إذا ما كانت تتم تهويته بنشاط مثل رئة الثدييات. |
Bunun teknik olduğu kadar felsefik bir gelişme de olduğu için işin hem felsefi hem de teknik boyutuyla ilgilenmeye çalıştık. | TED | ولأنه بقدر ما هو تقدم علمي فهو تقدم فلسفي للمعارف الانسانية، حاولنا التعامل مع المسائل الفلسفية والجوانب الفنية في آن واحد. |
Mevduat hesabı olduğu için de varlık niteliğinde ve teminat olarak gösterilebilir. | TED | ولأنه حساب ادخار، يصبح من الأصول التي يمكنها الاقتراض بضمانته. |
Hesap çevrimiçi olduğu için soygunculuğa karşı koruma altında ve daha da önemlisi Lisa'nın yeni bir değer anlayışı var. | TED | ولأنه على الإنترنت، فهي مؤمنة ضد السرقة، وأظن أن الأكثر أهمية أنها تنمي شعور بالقيمة. |
Oyunuz şifreli olduğu için merkezi olarak yüklenebilir, depolanabilir, sayılabilir ve siz dahil herkesin görebilmesi için bir web sitesinde ilan edilebilir. | TED | ولأنه مشفّر، يمكن إدخاله، وتخزينه وحسابه مركزياً ويتم عرضه على الموقع الإلكتروني ليراه الجميع، وضمنهم أنت. |
Şimdiki zaman dehşet verici geri döndürülemez olduğu için, ve demirden yapılmış olduğu için. | Open Subtitles | الحاضر مرعب لأنه لا رجعة فيه، ولأنه من حديد |
Bir Çinli olduğu, beyaz olmadığı için. | Open Subtitles | وأنني لا أستطيع أن أُغرم به هذا لأنه صيني ولأنه ليس أبيض |
Ve o eşsiz olduğu için de ülke onun varlığına tolerans göstermiyor. | Open Subtitles | ولأنه فريدُ من نوعه العالم لَنْ يَتحمّلَ وجودَه |
Akıllı olduğu için,sadece onun bulunmasını istediği kanıtlar bıraktı. | Open Subtitles | ولأنه ذكي ، فالدليل الوحيد الذي تجده هوالدليلالذييريدكأنتجده. |
Lordum Beowulf yüce bir kahraman olduğu için, şeytan Grendel'i öldürdüğü için, ve annesini mezarına gömdüğü için. | Open Subtitles | أنصتو لان صديقي بيوولف البطل العظيم ولأنه قتل الشيطان جراندل |
Asıl Ba'al o olduğu için, aramızda çıkarılabilen izleme cihazına sahip olan sadece o vardı. | Open Subtitles | ولأنه كَانَ الأصل كَانَ الوحيدَ منّا الذي إمتلكَ أداةِ تتبع التى يُمْكِنُ إزالتها |
Etkileyici olduğu için de kurbanlar bunu anlamaz. | Open Subtitles | ولأنه ساحر جداً لا يتوقع الضحايا الأمر أبداً |
Yani, o sanıyor ki parası olduğu için ve ve Spence lanet olası Montgomery olduğu için istediği her şeyi yapabilir. | Open Subtitles | أعني, إنه يظن فقط لأن لديه المال ولأنه سبينس مونتغمري |
Evrenin merkezinde ulaşılamayan bir yerde olduğu için buraya gelenler zaman kavramını hissetmiyor. | Open Subtitles | ولأنه يقع في أبعد نقطة عن أطراف الكون، وهي في مركزه, فإن الوقت يتوقف عند كل أولئك الذين يأتون إلى هنا. |
Öyle olduğu için, Tiki'nin 1500 yıl önce yaptığını yapacağız. | Open Subtitles | ولأنه كذلك سنكرر ما فعله التيكي قبل 1500 سنة |
O iyi bir çalışan olduğu için orayı yıkıp tamir edeceğini biliyordun. | Open Subtitles | ولأنه عامل جيد، كنت تعرف انه سوف يهدمه و يقوم بإصلاحه، |
Soruşturma hâlâ açık olduğu için bu gece sorularınızı cevaplamayacağım. | Open Subtitles | ولأنه هذا الامر ما يزال تحت التحقيق لن يكون هناك أي اسئلة الليله |