"ولا بأس" - Translation from Arabic to Turkish

    • Sorun değil
        
    • Sorun yok
        
    • önemli değil
        
    Bazen derinliğinin dışında olmak Sorun değil. TED ولا بأس أن تكون في مستوى يفوقك أحياناً.
    Eminim ki bazı kızlar buna kanıyordur ve Sorun değil. Anlıyorum. Open Subtitles بالطبع بعض من الفتيات ستندفع لمثل هذا الهراء, ولا بأس في ذلك, أنا متفهم
    Tamam, kimsenin bana söyleyecek bir şeyi yok. Ama Sorun değil çünkü dinlemenizi istiyorum. Open Subtitles حسنًا، ليس لدى أحدكم شيء ليقوله ليّ ولا بأس بهذا لأنني أريدكم أن تسمعوني جميعًا..
    Sorun yok çünkü arabalara geri dönüyoruz. Open Subtitles ولا بأس بهذا، لأنه يمكننا أن نعود إلى فقرة السيارات
    Sana karşı neler hissettiğini biliyorum, benden yana Sorun yok. Open Subtitles اعرف شعورها حيالك ولا بأس بذلك
    Dinle, bazı şeyleri asla öğrenemezsin. Bu önemli değil. Open Subtitles اسمعي، بعض الأشياء لن تعرفيها أبداً، ولا بأس بهذا
    Senin en kötü tarafını zaten biliyordum, ama Sorun değil. Open Subtitles انا بالفعل اعرف الامر الاسوء بالنسبة لك ولا بأس
    Sende bu yok, olsun. Hiç Sorun değil. Open Subtitles إنك تفتقر إلى هذه الملَكات بداخلك، ولا بأس بهذا على الإطلاق.
    Bizimle paylaşmak istemememen Sorun değil ama biriyle paylaşman gerektiğini cidden düşünüyorum. Open Subtitles ولا بأس إن لم ترِد مشاطرتنا إيّاها. لكن ينبغي أن تعيد النظر في مشاطرتها مع أحد.
    Pekâlâ, tek yapacağın şey bir tane daha form doldurmak. Endişelendiğin şey buysa, Sorun değil. Open Subtitles إنها مجرد أوراق طلبات علينا يجب تعبئتها لا داعي لتنزعج ولا بأس
    Şehrin yarısı bu işin üzerini kapatmaya çalışıyor ama bu benim için Sorun değil. Open Subtitles يبدو أن نصف المدينة تحاول الأمر ولا بأس عندي بذلك.
    Eğer benim gibiyseniz, biraz korku ve kaygınız varsa, Sorun değil. Open Subtitles إذا كنتم مثلي نوعاً ما هناك بعض الخوف والذعر ولا بأس بذلك
    Sorun değil; çünkü ben de ona bayılmıyordum. Open Subtitles ولا بأس بذلك لأنني لم اكن معجبة بها قطاً
    - Evet. Onunla konuştum, Sorun yok. Open Subtitles لقد تحدثتُ معه ، ولا بأس معه بهذا
    - Kocama parayı vermeyeceksin. Sorun yok. - Hayır. Open Subtitles لن تدعمي زوجي ماديًا، ولا بأس في هذا- كلا-
    "Bu senin için önemli ve bence Sorun yok." Open Subtitles ".. إنه أمر مهم بالنسبة لك، ولا بأس بذلك بالنسبة لي"
    "Christians" (Hristiyanlar) kelimesi, bunda bir Sorun yok. TED إنها كلمة "مسيحيون"، ولا بأس بها.
    Bunda Sorun yok. Biliyorsun, her şey yolunda. Open Subtitles ولا بأس بهذا ،تعرف لا بأس
    Bilginiz olsun diye söylüyorum, bu meseleyi Donna'ya da sordum ve onun için bir Sorun yok, hatta emin olmak için bir daha sordum aynı cevabı verdi. Open Subtitles حسناً، سأعلمكم أنني سألت (دونا) عن هذا الأمر ولا بأس لديها به وكي أتيقّن، سألتها مجدداً بعد ذلك -ونفس الإجابة
    Ve onlara bir şekilde, o kadar uzun yaşamayacağımı bildiğimi söyle, ve önemli değil. Open Subtitles وأخبريهم بأنني بطريقة ما كنت أعلم بأنني لن أعيش طويلاً ولا بأس بذلك
    Tanrı'ya inanmıyorsun biliyorum ve duanın gücüne de inanmıyorsun, önemli değil. Open Subtitles أعلم انك لاتؤمن بالرب وانك لا تؤمن بقوة الدعاء ولا بأس بذلك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more