bu yüzden tarlalar dolusu yetiştirdi. Ama ne biliyor musun? | Open Subtitles | ولذا فقد قام بزرع حقول منه يا رجل ولكن أتعلمون؟ |
bu yüzden bütün köyü taşıdılar, baraka baraka. | TED | ولذا. فقد قاموا بنقل القرية بأسرها كوخًا كوخًا |
Nasıl olacağına dair bir miktar meraklanmaya başladım ve bu yüzden biraz araştırdım. | Open Subtitles | ولدى إهتماماً كبيراً لما سيكون عليه الأمر, ولذا فقد قمت ببعض البحث |
Ve böylece dinlemenin yalnızca beklemeyle ilgili olmadığını, daha çok daha iyi soru sormayı öğrenmekle ilgili olduğunu öğrendim. | TED | ولذا فقد تعلمت أن الإستماع ليس فقط متعلق بالإنتظار، لكنه أيضاً تعلم كيف تطرح الأسئلة بصورة أفضل. |
Ve böylece çocuklar yetimhaneye düşüyor. | TED | ولذا فقد أنتهى بهم الحال في دار الإيتام. |
böylece, bir yataktan diğerine atlayıp, isim bileziklerini değiştiren 30, 40 kadar ağlayan bebek büyük bir sorun oluşturmuş. | Open Subtitles | ولذا فقد حصلت على 30 الى 40 طفل يصرخون ويقفزون من سرير الى آخر وتغيرت بطاقاتهم , ولذا نحن الان لدينا مشكلة حقيقية |
bu yüzden seni biraz takip etmeyi düşündüm. | Open Subtitles | ولذا فقد فكرت أنه ربما تعود عليّ مراقبتك بشيء ما |
bu yüzden Washington'ın daha geleneksel estetik anlayışına alışmam biraz zaman aldı. | Open Subtitles | ولذا فقد أخذت وقتاً لأتأقلم مع جمالية واشنطن التقليدية صحيح. |
O iyi bir nişancı, bu yüzden tüfek kulüplerine de baktım. | Open Subtitles | انه هداف جيد ولذا فقد بحث في نوادي البندقية |
bu yüzden bir şeylerin anlam kazanmasını umarak malikaneyi tekrar satın aldım ve buraya geldim. | Open Subtitles | ولذا فقد اشتريت هذه الضيعة ثانيةً وجئت إلى هنا، أملاً بالعثور على شيء منطقي. |
Gerçekten uymuyor, bu yüzden sığır eti bir yana var, | Open Subtitles | ولذا فقد أحضرتُ جانباً من قفص صدري لبقرة |
Ve bu yüzden seni, yani biricik güzel kızımızı buraya çağırıp şunu söylememiz gerektiğine karar verdik: | Open Subtitles | - ولذا فقد قررنا أننا نرغب بدعوتكِ لهنا, ابنتنا الوحيدة الجميلة اللطيفة لنخبركِ أننا أنفقنا |
Aracı tamamen tahrip olmuş, bu yüzden o da atla gitmiş. | Open Subtitles | وقد تلفت مركبتها، ولذا فقد امتطت الحصان |
bu yüzden, bu otomat makinesini yaptım. | TED | ولذا فقد بنيت آلة البيع. |
bu yüzden bir fikrim vardı. | Open Subtitles | ولذا فقد واتتنا فكرة وهى: |
Ve böylece dahice dalavarenizi gerçekleştirmeye koyuldunuz aldatmacanızın çetrefilli ağlarını işlediğiniz cinayeti evin masum sakinlerinden biri siz orada değilken işlemiş gibi gösterecek şekilde ördünüz. | Open Subtitles | ولذا فقد مارست عملك المبدع فى نسج خيوط عملية الخداع التى ستجعل الجريمه التى ارتكبتها |
böylece "kromozom sentezleyebilir miyiz?" diyerek bu yola girmiş olduk. | TED | ولذا فقد بدأنا الطريق، "هل يمكننا تصنيع الكروموسومات؟" |
Kamu yararına hizmete kuvvetle inanan biridir, bunun benim ihtiyacım olan bir şey olduğuna karar verdi böylece oraya gittim ve orada inanılmaz kadınlarla tanıştım. | TED | إنها شخصية آمنت بشدة بخدمة المجتمع وقررت أن هذا كان شيئاً أحتاج لفعله ولذا فقد ذهبت إلى هناك وإلتقيت ببعض النسوة الرائعات هناك. |
dedik. Ve böylece A'dan Z'ye sabırlı sermayenin ikinci adımına geçiş yapmış olduk, bağış olduğu kadar da borç, A'dan Z'yenin fiyatlandırmayla oynayabilmesi ve pazarı dinleyebilmek, bir sürü şey bulabilmek için. | TED | ولذا فقد توصلنا لنموذج ثاني لرأس المال الصبور ل A to Z، قرض وكذلك منحة، بحيث تستطيع A to Z اللعب بالأسعار وتتحسس السوق، ووجدنا عدد من الأشياء. |
Bu midenize giren bir şey. böylece 19. yy. 'de halk sağlığı fonunun kurulumu Londra'nın su kaynağını zehirleyerek modern dünyada hayal edebileceğimiz herhangi bir bio-terörist saldırıdan daha etkin oldu. | TED | ولذا فقد شهدت واحدة من أولى الفترات الخاصة بتأسيس الصحة العامة في القرن التاسع عشر بتلويث تام لمصدر مياه الشرب في مدينة لندن وبصورة أكثر خطورة مما كان يمكن أن يحلم أن يقوم بها أي إرهابي من بيولجي العصر الحديث. |