"ولكن الحقيقة" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ama gerçek
        
    • Fakat gerçek
        
    • Ama doğrusu
        
    • Ancak gerçek
        
    • Ama aslında
        
    • Ama aksine
        
    • Gerçek şu ki
        
    • ama işin gerçeği
        
    • ama gerçekte
        
    Ama gerçek şu ki Deanna, eve döndüğümde gidecek hiçbir yerim yok. TED ولكن الحقيقة ديانا، عندما عدت لمنزلي، لم يكن لدي مكان أذهب إليه.
    Ama gerçek şu ki, şu ana kadar ve şu an da dahil hayatımı toplum önünde konuşma korkusuyla sürdürdüm TED ولكن الحقيقة هي أنني عشت حياتي حتى هذه اللحظة، بما فيها هذه اللحظة، في خوف قاتل من التحدث أمام الناس.
    Ama gerçek şu ki şu an eğitim ile yaptıklarımız tamamen çağ dışı. TED ولكن الحقيقة هي أن ما نقوم به مع التعليم عفا عليه الزمن تماما.
    dış uzaydan dünyamıza baktığımızda, sadece kendimizin değil hayatın nekadar değerli olduğunu anlayacağız Fakat gerçek şu ki dünyevi uygarlaşma faydalı olacak. Open Subtitles عندما ننظر من الفضاء على كوكب الأرض إلا أننا سندرك كيف أن الحياة ثمينة ولكن الحقيقة أننا ننتمي إلى حضارة كوكبية بحق
    Ama doğrusu onun kötü şansının bana geçmesinden korktum. Open Subtitles ولكن الحقيقة هي أنني كنتُ خائفاً أن ينتقل حظّه السيء إليّ
    Ama gerçek şu ki ben tembel biriyim Matmazel Larina. Open Subtitles ولكن الحقيقة هي أنني في فترة ركود ، آنسة لارين.
    Kimse bunu yapmak istemiyor Ama gerçek şu ki, bunu ertelediğimiz her gün 10 kişi daha fazladan kurban edilecek. Open Subtitles لا أحد يريد فعل هذا ولكن الحقيقة ،التي لا مفر منها أن كل يوم نتأخر، ويجب أن نُضحي .بعشرة أشخاص
    Kimse bunu yapmak istemiyor Ama gerçek şu ki, bunu ertelediğimiz her gün 10 kişi daha fazladan kurban edilecek. Open Subtitles لا أحد يريد فعل هذا ولكن الحقيقة ،التي لا مفر منها أن كل يوم نتأخر، ويجب أن نُضحي .بعشرة أشخاص
    Ama gerçek şu ki hiç kimse doğrusunu bilmiyor TED ولكن الحقيقة هي ان لا أحداً يعرف بالتأكيد.
    Ama gerçek şu ki benim toplumumda eğitilmiş kadından korkulur. TED ولكن الحقيقة هي أن مجتمعي يخاف من المرأة المتعلمة.
    Bu can sıkıcı bir şey, Ama gerçek şu; güvenlik işinde bu tür saldırılar olağan şeylerdendir. TED يبدو هذا مرعباً، ولكن الحقيقة هي، أنه في مجال الأمن، هذا النوع من الهجوم شائع إلى حد ما.
    Ama gerçek şu ki işe görünmez bir mikropla başlıyorsanız güvenilir bir ilaç elde etmek gerçekten zordur. TED ولكن الحقيقة هي أنك إذا كنت تنطلق من ميكروب غير مرئي، فمن الصعب جدًا التوصل إلى دواء يمكن التعويل عليه.
    Ama gerçek şu ki, sevdiklerimizi sık sık incitiyor ve onlara kaba davranıyoruz. TED ولكن الحقيقة هي أننا كثيراً ما نؤذي ونزدري من نحبهم.
    Ama gerçek şu ki herkesin ortaya çıkarması gereken kendi anlatıları var. TED ولكن الحقيقة هي أن كل شخصٍ لديه معتقداته ومفاهيمه الخاصة التي يجب أن يكتشفها بنفسه.
    Ama gerçek şu ki iyi bir karantina gerçekleştirmek çok zor. TED ولكن الحقيقة تكمن في الصعوبة الشديدة لتنفيذ حجر صحي سليم.
    Ama gerçek şu ki, oraya gerçekten inmemi istemiyorsun. Open Subtitles ولكن الحقيقة التي تكنها هي أنك لا تريدني أن أذهب إلي هناك
    Size bir sürü meteorolojik saçmalık anlatmak istemiyorum Ama gerçek şu ki, hoşlansak da hoşlanmasak da, sorun sis- hareket ediyor. Open Subtitles لا أريد أن اضايقك بهراء حول حالة الجو ولكن الحقيقة انك شئت أم ابيت المشكلة أن الضباب الضباب، فإنه يتحرك
    Fakat, Gerçek şu ki; çocuklara yanlıştan doğruyu öğretmenin en iyi yolu TED ولكن الحقيقة هي أن أفضل طريقة لتعليم أطفالي الصواب من الخطأ هي عن طريق تعليمهم بالفعل.
    Ama doğrusu şu ki, çoğu insan onu bir hurafe sanır. Open Subtitles ولكن الحقيقة هي، مُعظم الناس يعتقدون أنّها خدعة.
    Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış, birbirimizden ayrılmış durumdayız. TED ولكن الحقيقة هي أننا ننفصل عن بعضنا البعض بطرق عديدة وفي العديد من الأماكن في مختلف أنحاء العالم.
    Ama aslında sadece, Holly'nin sürekli etrafında bulunmasının çok rahatsız edici olacağını düşünmüştü. Open Subtitles ولكن الحقيقة هي أنه يقصد أن يجعل هولي متضايقة جدا عندما تكون حوله
    Ama aksine çok zor bir meslek ve ben bu iş için yetersiz kalıyorum. Open Subtitles ولكن الحقيقة أنه حاجز مرتفع وأنا أفشل في تجاوزه
    Buna yüzlerce değişik bahane bulmaya çalışmış olabilirsin ama işin gerçeği hayatımın geri kalanında yapmak istediğim şeyleri yapmam için beni kovdun. Open Subtitles ربما أنك حاولت جعل الأمر منطقياً بمئات الطرق ولكن الحقيقة ، أن طردتني لكي أكون مجبرة لأقضي بقية حياتي
    ama gerçekte, kanıt işe yaramıyordu. TED ولكن الحقيقة هي، أن ذلك الدليل لم يكن يعمل.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more