Kiminle evleneceğim benim seçimim, onun değil. | Open Subtitles | ومن خياري الذي يمكنني الزواج، وليس له. |
Çipi senin zamanında yerleştirmeliyiz, onun değil. | Open Subtitles | لا يمكن إلا أن زرع رقاقة على وقتك , وليس له . |
Çünkü sizin cininiz olmak istiyorum, onun değil. | Open Subtitles | لأكون لك قرين، وليس له. |
Bu gece size göstereceğim gibi Provasic hissedilebilir bir şekilde etkili ve şu ana kadar görülen yan etkisi yok. | Open Subtitles | كما سترون هذا المساء بروفاسيك فعّال جدا وليس له آثار جانبية مطلقا |
Ya Tanrı müdahale edemiyor ve hiçbir etkisi yok. | Open Subtitles | إما أن الله لا يمكنه أن يتدخل وليس له دور.. |
Görmezden gelinen, küçük görülen, umursanmayan. Oy vermesine bile izin vermeyen. | Open Subtitles | مهمَلاً ومحيرًا ومتوارٍ عن الأنظار وليس له حق الاقتراع |
Görmezden gelinen, küçük görülen, umursanmayan. Oy vermesine bile izin vermeyen. | Open Subtitles | مهمَلاً ومحيرًا ومتوارٍ عن الأنظار وليس له حق الاقتراع |
Uzun sürmüyor ve kalıcı yan etkisi yok. - Sana neden güveneyim? | Open Subtitles | لن يستمر مفعوله وليس له أثر جانبي دائم. |