"وليس معي" - Translation from Arabic to Turkish

    • benimle değil
        
    • bana değil
        
    • yanımda değil
        
    Bankayla bir sözleşme imzaladınız, benimle değil. Open Subtitles انت قمت بالتوقيع على عقد مع المصرف وليس معي
    Bayan Walsh, Bay Gardner ile anlaşmak zorundasınız, benimle değil. Open Subtitles سيدة "والش" عليك أن تتفاوضِ مع السيد "غاردنر" وليس معي
    Doğum öncesinde benimle değil, onunla birlikteydin. Open Subtitles لقد أخذت مكاني في الليلة التي سبقت الولادة كنت معها هي وليس معي أنا
    Hayır, tek yaptığın eşek şakaları yapmak ya da Wilson'a huysuzluk etmek, ama bana değil yurt dışından orospularla evlenip beni düğününe getirmek- Open Subtitles لا, كل ما فعلته هو القيام بالمقالب او قمت بنوبات غضب مع ويلسون, وليس معي تزوجت من عاهرة تطلب بالبريد اجبرتني على الذهاب الى زفافك
    Köpeğiniz kör olduysa üzgünüm ama bana değil Hartz Mountain'a sızlanın. Open Subtitles آسف لو اصيب كلبكم بالعمى ، لكن مشكلتك مع (هارتز مانت) وليس معي
    Ama 3 gün daha konuşmamamız gerekiyor ve avukatım yanımda değil, o yüzden... Open Subtitles ولكن ليس علينا التحدث قبل 3 ايام وليس معي محاميّ الآن اذا
    Ama 3 gün daha konuşmamamız gerekiyor ve avukatım yanımda değil, o yüzden... Open Subtitles ولكن ليس علينا التحدث قبل 3 ايام وليس معي محاميّ الآن اذا
    Sen anlaşmayı ejderha kadınla yaptın, benimle değil. Open Subtitles لقد أبرمت اتفاقاً مع السيّدة القوية وليس معي
    Hala onunla yatmak zorundasın, benimle değil. Open Subtitles ويمكنني تناول لحم البورغينيون في الغداء إذا أردت. ما تزالين تنامي معه وليس معي..
    Yoksa bu konuşmayı benimle değil onunla yapardın. Open Subtitles وإلا لكنتِ تخوضين هذه المحادثة معه معه وليس معي
    Sonra o üzüntüyü benimle değil, siz şapşallarla bağdaştırsın. Open Subtitles وبعدها يقوم بمشاركة حزنه معكم ايها الملاعين ، وليس معي
    Konuşma terapisine inanan bir insanım, eğer kültürümüzün anneliğe geçişi algılayışını değiştireceksek, kadınların birbirleriyle konuşmaya ihtiyacı var, sadece benimle değil. TED أنا من أنصار العلاج بالمحادثة، لذا إن كنا سنقوم بتغيير الكيفية التي تفهم بها ثقافتنا ذلك الانتقال إلى الأمومة فالنساء يحتجن للحديث مع بعضهن البعض، وليس معي فقط.
    IBI: Unutma -- benim fikrimle buluşuyorsun, benimle değil. TED إيزابيل: تذكر-- أنت على موعد مع فكرتي وليس معي.
    Öyleyse senin derdin geçmişimle, benimle değil. Open Subtitles إذاً أعتقد أن مشاجرتك مع ماضيك وليس معي
    Ama tanrıyla konuşmak isterdi, benimle değil. Open Subtitles لكنها أرادت التحدث إلى الله وليس معي
    (Gülüşmeler) Yani benimle değil, öğrencilerimle bir kitap oluşturmak istedi. Peki, sorun değil. TED (ضحك) أعني أنه أراد أن ينشر كتابًا مع طلابي وليس معي. ولكن حسنًا، لا بأس.
    Görünüşe bakılırsa bana değil onlara kızgınsın. Open Subtitles يبدوا أنك خلافك معهم وليس معي
    Ehliyetim bile yanımda değil. Open Subtitles وليس معي شيء حتى رخصة القيادة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more