Kentleşmenin insanları strese ve yalnızlığa itmesiyle endüstri toplumu da nefis ve ferahlatıcı çözümü eski bir tarım ürününde buldu. | Open Subtitles | والتعمير أدى إلى تواجد مجتمعات صناعية منفردة ومتوحدة فعادوا إلى منتج زراعي قديم كحل لذيذ ومنعش |
Bu çok nadir ve ferahlatıcı bir şey. | Open Subtitles | هذا أمر نادر ومنعش. |
Çok leziz ve ferahlatıcı. | Open Subtitles | ! هذا لذيذ، ومنعش |
Buz gibi ve canlandırıcı. | Open Subtitles | إنه بارد جدا ومنعش |
Yönetim şeklim etkileyici ve canlandırıcı. | Open Subtitles | أسلوبي إدارة فعال. ومنعش. |
Su serin ve ferah. | Open Subtitles | والماء بارد ومنعش |
Ortada kendinize serinletici, soğuk bir içki almamanızı gerektirecek hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | هناك ، بالتأكيد لا يوجد سبب يجعلكى لا تحصلي على شراب بارد ومنعش ليشعرك بالهدوء في هذا الطقس المشبع بالبخار |
Çok leziz ve ferahlatıcı. | Open Subtitles | لذيذ ومنعش |
Ne kadar yenilikçi ve ferah bir tavır. | Open Subtitles | يا له من موقف قاسٍ ومنعش! |
Hafif ve serinletici olduğunu düşünmüştüm, o kadar tatlı değil. | Open Subtitles | لقد ظننت انة خفيف ومنعش ليس حلواً كثيراً |