"ومن الواضح أنه" - Translation from Arabic to Turkish

    • açıkça
        
    • Belli ki
        
    • Görüldüğü gibi
        
    • ve görünüşe göre
        
    Buna tarafsız, belirli bir açıdan bakınca açıkça görünüyordu bunun biraz tehlikeli olduğunu fark ettim. TED ومن الواضح أنه إذا فكرت بموضوعية، وتناولت الأمر من وجهه نظر أخرى، ستدرك أنه فيه شيء من الخطورة.
    Bu sadece siz oynayasınız diye yapılmış bir nevi makine mühendisliği somutlandırılması. Ve açıkça sadece bir model. TED إذًا هذا فقط نوع من التجسيد الهندسي الميكانيكي لكم لتلعبوا به. ومن الواضح أنه نموذج فقط.
    Yani, burayı bana bıraktı. Belli ki burası bana kalsın istiyordu. Open Subtitles ،أعني، أنه تركه لي ومن الواضح أنه أراد لي أن أتملكه
    Ve Belli ki ne kadar geçmişe gidersek, daha az bilgiye sahip olağız. TED ومن الواضح أنه كلما ذهبنا للماضي، قلّت المعلومات لدينا.
    Görüldüğü gibi bana faydası olmadı. Open Subtitles ومن الواضح أنه لم يفيدني
    Görüldüğü gibi bana faydası olmadı. Open Subtitles ومن الواضح أنه لم يفيدني
    Tüm hesaplarını izliyorlarmış ve görünüşe göre yüklü bir çek yazmış. Open Subtitles لقد كانوا يراقبون كل حساباته ومن الواضح أنه كتب شيك كبير
    Bu şehri biliyorsun. açıkça görülüyor ki, kendini de koruyabiliyorsun. Open Subtitles أنت تعرف هذه المدينة جيداً ومن الواضح أنه يمكنك الدفاع عن نفسك
    Bir ankete göre ükedeki Müslümanların yüzde 41'i, açıkça çok korkutucu olan, cihadı desteklemektedirler ve 2015'de her yerde söylendi. TED كشف استطلاع للرأي أن %41 من المسلمين في هذا البلد يؤيدون الجهاد، ومن الواضح أنه أمر مفزع، وقد صدر في 2015 في كل مكان.
    Nerede yaşadığımı bildiği, açıkça görülüyor. Open Subtitles ومن الواضح أنه يعلم حيث أعيش،
    Bu benim, geçtiğimiz yıl, kardeşimle birlikteyim, Belli ki çok çalışmışız. TED لذا، هذه أنا في ساحة الصحراء المستوية في العام الماضي مع أخي، ومن الواضح أنه منغمس في العمل.
    Nehrin bulunduğumuz yakası Belli ki Japonlar tarafından kullanılıyor. Open Subtitles جانبنا من النهر هادئ ومن الواضح أنه مستخدم من اليابانيين
    Belli ki suçluluk duymuyor. #2 numara burada tehlikeye atamayacağı... Open Subtitles ومن الواضح أنه لا يشعر بالذنب ورقم 2 دخلت البلد بتأشيرة هجرة
    Radyasyon zehirlenmesinden ölüyor. Belli ki acı çekiyor. Open Subtitles إنه يحتضر بسبب الاعتلال الإشعاعي ومن الواضح أنه يتألم
    Çocuklar, hava kararıyor ve görünüşe göre dışarıda bizi bekleyen bir köpek var. Open Subtitles بدأ الظلام يحل، يا رفاق ومن الواضح أنه لدينا كلب مجنون يتربص بالمبنى
    Olur...ve görünüşe göre yine oldu. Open Subtitles لقد حدث ذلك من قبل ومن الواضح أنه حدث ثانيةً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more