Scott onu tehdit ettikten sonra olmalı. | Open Subtitles | فإنه يجب أن يكون ذلك حدث بعد ما ظهر سكوت وهدده |
Ve Jesse Jerome onu teşhir etmekle tehdit edince, Mueller onu öldürdü. | Open Subtitles | وهدده بفضحه فقتله |
Bu serseri Felipe'nin kuzenine saldırsın dövsün, ayağını kesmekle tehdit etsin Felipe götüne ok yesin ama makul bir konuşma yapalım, öyle mi? | Open Subtitles | ذلك الريفي هاجم ابن عم (فيلب) الصغير ضربه وهدده بأن يقطع رجله و (فيلب) يصاب بسهم في مؤخرته |
O sırada iri yapılı herifin teki de onu bekliyor, Corvis'i arabaya yapıştırıp kafasını kırmakla tehdit ediyor. | Open Subtitles | ، وإذا برجلٍ ضخم بانتظاره رمى (كورفس) إلى السيّارة ! وهدده بقطع رأسه |
Varick babanın yanına gidip ilişkilerini basına sızdırmakla tehdit etmiş. | Open Subtitles | زار (فاريك) والدك وهدده بفضح مسألة علاقتهما أمام الصحافة |