Çoğu önemsiz hırsızlıklar, trafik suçları, bunun gibi şeyler. Darwin Banks. | Open Subtitles | سرقات صغيرة في الغالب والقيادة تحت الثمالة وهذا النوع من الأشياء |
Çünkü şu anda kurumlar ellerindeki verileri telif hakkı kısıtlamaları ile hapsediyor ve bunun gibi şeyler yapıyorlar. | TED | لأن المعاهد في الوقت الراهن تحصر بياناتها بالقيود المفروضة على حق المؤلف وهذا النوع من الأشياء. |
Doktorası olan bulaşık yıkıyordu, işte, dili olmayan bir kıtada dil bilimciler ve bunun gibi şeyler işte. | Open Subtitles | غسل الصحون كما تعلمون، مع دكتوراه في اللغويات في قارة لا يوجد فيها لغات وهذا النوع من الشيء، نعم. انه لشيء رائع. |
Etrafı ona inanan insanlarla çevriliydi, inançları uğruna her şeyi yapabilecek insanlar, ve bu tip bir sadakat dünyayı değiştirdi. | Open Subtitles | لقد أحاط نفسه بالأشخاص الذين صدقوا أنه يكافح من أجل هدف سامٍ وهذا النوع من الرؤى يمكن أن يغير العالم |
Ve aslında, estetik cerrahi ile bu tip cerrahi arasındaki fark muhtemelen budur. | TED | والواقع أن هذا ربما الفرق بين الجراحة التجميلية وهذا النوع من الجراحات. |
ve bu tür bir hurdy-gurdy'nin sipariş edilip ele alınması 3-5 yıl sürüyor. | TED | وهذا النوع من الأورغن اليدوي يستغرق الحصول عليها من 3 إلى 5 سنوات. |
Manyak depresyonu, bunun gibi bir şey. | Open Subtitles | الهوس والاكتئاب، وهذا النوع من الشيء. |
Şey, sanırım şair astrolojiden hoşlanıyor böylesine gizemli ve esrarengiz bu şiir yani demek istediğim bunun gibi şeyleri burada bulabilir miyim? | Open Subtitles | إنه يحب أمور التنجيم هذه، وهذا النوع من الشعر الذي يتعلق بالأمور الغامضة والخفية أعني، هل تعلمين أين يمكن أن أجد شيئاً كهذا هنا؟ |
Simon Magus, bunun gibi şeyler mi? Evet, tebrikler. | Open Subtitles | -سيمون) الدجال, وهذا النوع من الأشياء) . |
Ve bu tip donanımla maket bunlarla yapılır. | Open Subtitles | وهذا النوع .. وهذا النوع من الأجهزة التي تجعل النماذج تعمل |
Hayati kayıpların yanında, bu tip bir patlamanın yıllar sürecek küresel etkileri olacaktır. | Open Subtitles | وبغض النظر عن الخسائر بالارواح وهذا النوع سيكون له نتائج عالمية والذى سيدوم لسنوات |
Bunun için kullanılan tarayıcılar gittikçe küçülüyor, daha ucuz ve daha taşınabilir hale geliyor. ve bu gibi cihazlarla olası hale gelen veri patlamaları | TED | هذه الماسحات الآن هي محمولة ،ذات أحجام أصغر ، و أقل تكلفة. وهذا النوع من الانفجارالبياني الذي تتيحه |
ve bu tarz teknolojiler, gördüğüm kadarıyla, ön saflardaki açlık ve beslenme, yetersiz beslenmenin yüzünü dönüştürme potansiyeline sahip. | TED | وهذا النوع من التقنيات، أرى أنه يمثل الامكانات ليغير وجه المجاعات وسوء التغذية في بؤرها. |
ve bu tür aktiviteler uzun bir süre bu programlarla basit temel şeyler kazanılana dek. | TED | وهذا النوع من النشاط يستمر لفترة حتى نكتسب الاشياء الاساسية بواسطة تلك البرامج |