Sanırım senden uzakta, kim olduğumu anlıyorum, ve bu garip, ama eğleniyorum. | Open Subtitles | اعتقد أني اكتشف من أكون بدونك وهذا غريب ولكني أقضي وقتاً ممتعاً |
Tamam ama bence erkek arkadaşlarını da yedekliyorsun ve bu garip bir şey. | Open Subtitles | حسنا , أنا أعتقد بأنك لربما تحتفظين بحبيب احتياطي وهذا غريب جداً ماذا؟ |
bu garip. Çekirdeğin çok yüksek bir yoğunluğu vardır. | TED | وهذا غريب. لدى النواة كثافة عالية بشكل جنوني. |
Öyle mi? Nasıl çıkmış? Salonun camı açıktı, ki bu çok tuhaf. | Open Subtitles | نافذة غرفة الجلوس كانت مفتوحة، وهذا غريب لأنني لا أذكر أنني فتحتها |
Sanki sürekli seni hayal kırıklığına uğratıyormuşum gibi geliyor, ...öyle hissediyorum ve bu çok tuhaf. | Open Subtitles | وكأنكِ خائبة الأمل فيّ وأنا أشعر بذلك وهذا غريب |
Ve Bu çok garip çünkü özel isimler en kötüsü. | TED | وهذا غريب جدًا، لأن أسماء الأعلام هي الأسوأ على الإطلاق |
İlaçların sende hiç yan etkisi olmuyor, ki bu tuhaf. | Open Subtitles | أنت لا تعاني أيّة أعراض جانبيّة من أدويتك وهذا غريب |
bu garip, çünkü Chuckie kızı yakalamak için yukarı çıksaydı o kapıyı kırardı. | Open Subtitles | وهذا غريب لأنه إذا صعد " تشاكي " لإعادة فتاته كان سيركل الباب |
Bir sonraki yeni şeyin peşindeyim hep, aslında bu garip geliyor çünkü inatçı bir klasikçiydim eskiden. | Open Subtitles | أنا الآن دائم البحث عن أشياء جديدة، وهذا غريب لأنني كنت ملتزماً بالخيارات التقليدية. |
Şimdi birçok insan gıda fiyatlarının artmasından şikayetçi, ama aslında gıda fiyatları düşüyor, bu garip çünkü aslında tüketiciler gıdanın gerçek fiyatını ödemiyorlar. | TED | الآن، سعر الأطعمة يتشكى منه أغلب الناس، لكن للحقيقة، سعر الطعام يتراجع، وهذا غريب; لأنه في الحقيقة، المستهلكون لايدفعون التكلفة الحقيقية للطعام. |
BCU'ya 27 bin borçlu ama... bu garip çünkü... öğrenci bursları ve binlerce doları vardı. | Open Subtitles | - كانت تدين الجامعة 27 ألفاً وهذا غريب لأنه |
Jonah aradı, Clive Baker'ın apandisinin patlamak üzere olduğunu söyledi, ki bu garip, çünkü 12 yaşındayken ben ameliyatla almıştım. | Open Subtitles | لقد اتصل(جوهان) للتو وقال ان زائدة(كليف بيكر)الدودية علي وشك الإنفجار وهذا غريب ,لاني استئصلتها له عندما كان عمره 12 سنة |
- bu garip. | Open Subtitles | - - وهذا غريب. - |
Ve bu garip çünkü sen bana karşı hep çok iyiydin Sharon. | Open Subtitles | (وهذا غريب لأنكِ كنتي جيدة معي، (شارُن |
- Gelmedi, işte bu garip. | Open Subtitles | -لا، وهذا غريب فعلاً . |
Fotoğrafını çekmemişler ki bu çok tuhaf çünkü artık herkesin yanında her zaman fotoğraf makinesi var. | Open Subtitles | لاحظت أنهم لم يحصلون على صورة له وهذا غريب لأن الجميع في هذه الأيام لديهم كاميرات |
Benden hoşlanıyormuş gibi yapıyorsun ve bu çok tuhaf. | Open Subtitles | تتصرفين كأنك معجبة بي, وهذا غريب |
bu çok tuhaf, çünkü o Kocaayak. | Open Subtitles | وهذا غريب لأنّ ذلك لا يعكس طبيعته |
bu çok tuhaf bir durum. | Open Subtitles | أخيرا، هنتر، وهذا غريب. |
Ben de haber alamadım ve nişanlı olduğumuzu göz önüne alırsak Bu çok garip. | Open Subtitles | وايضا لم يرسل لي وهذا غريب باعتبار اننا مخطوبين |
Bu çok garip çünkü otopside kalbini çıkarmışlardı. | Open Subtitles | وهذا غريب إذ أنّهم استأصلوه أثناء تشريح الجثّة |
bu tuhaf çünkü ilişkilerinin benim için sorun olmadığını söylemiştim. | Open Subtitles | وهذا غريب إذ أنّني أخبرتُكَ أنّني بخير حيال علاقتهما |