Uzaklaştırmanın yanlış bir mesaj vereceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | وهم يظنون أن التوقيف سيبعث بالرسالة الخاطئة. |
Bir toplantıya girmek üzereyim ve benim kahrolası okumayı yapacağım düşünüyorlar ki ben onu yapmayacağım! | Open Subtitles | جئت لحضور إجتماع وهم يظنون أني سأقرأ لهم و أنا لن أفعل هذا |
Annen bu sabah bir atak geçirmiş ve bunun bir beyin tümörü olabileceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | لقد أجرت والدتك عملية جراحية هذا الصباح, وهم يظنون ان لديها ورم في الدماغ. |
Onlar kendilerinin inanılmaz derecede meşgul ve verimli olduğunu düşünüyorlar, fakat gerçekte değiller, çünkü şu an, iş dünyasında, finansta, siyasette parlak birçok liderin korkunç kararlar aldığını gördük. | TED | وهم يظنون ان هذا يعني .. انهم مشغولون جداً .. ومنتجون جداً ولكن الحقيقة لا .. هم ليسوا كذلك وللأسف نحن نملك اليوم فطاحل في الاقتصاد والاعمال والسياسة ولكنهم يقومون بأسوء القرارات |
düşünüyorlar ki kendi bakış açılarından yapılan seçim bütün insanlık için doğuştan ve evrenseldir. | TED | وهم يظنون - وهذا من وجهة نظرهم - ان الاختيار هو أمرٌ فطري ورغبة عالمية موجودة لدى جميع البشر |
Üstüne bir de buralı olmayan bir kurban olduğunda ve biraz fazla yaklaştığında bir yerlinin üzerine suçu atacağımı düşünüyorlar. | Open Subtitles | و إن أضفت ضحية من غير المقيميين إلى الوضع و من ثم يفرضون سلطة عليا عليّ وهم يظنون أنني أحاول أن أجد أحد السكان الأصليين لألصق التهمة عليه |