Bu hassas dengeyi tek bir şey bozabilirdi. | Open Subtitles | وهناك شيء واحد كفيل بزعزعة هذا التوازن الدقيق |
Ülkenin her yerinde görev yapmıştım. Bu süre boyunca değişmeyen tek bir şey vardı: | Open Subtitles | تم وضعي في كل الأماكن الصعبة في العالم بأكمله، وهناك شيء واحد لم يتغير |
Ülkenin her yerinde görev yapmıştım. Bu süre boyunca değişmeyen tek bir şey vardı: | Open Subtitles | تم وضعي في كل الأماكن الصعبة في العالم بأكمله، وهناك شيء واحد لم يتغير |
Robin, bu işi uzun bir süredir yapıyorum ve öğrendiğim tek bir şey varsa o da flarmdır. | Open Subtitles | روبن" لقد كنت أفعل هذا لفترة وهناك شيء" واحد تعلمته ، إنه فلارم |
Şimdi bu şeyi damarına enjekte edeceğim ve beni belki durdurabilecek tek bir şey var. | Open Subtitles | وهناك شيء واحد قد يوقفني - ماذا ؟ |
Ve beni durdurabilecek sadece tek bir şey var. | Open Subtitles | وهناك شيء واحد سيوقفني عن هذا |
Buna mukabil, tek bir şey istiyorum. | Open Subtitles | وهناك شيء واحد أريده بالمقابل |