Evde sürekli hikayeler anlatıyordum, bu iyi bir şey, ama bunları hayali arkadaşlarıma anlatıyordum, bu pek iyi değildi. | TED | كنت دائما أروي القصص في المنزل, وهو أمر جيد, إلا أنني كنت أحكيها لأصدقاء خياليين من حولي, وذلك لم يكن بالأمر الجيد. |
Hoşuna gidiyor gibi gözüktü, bu iyi bir şey. Sanırım o da zevk aldı. | Open Subtitles | ويبدو انه يتمتع بهذا ، وهو أمر جيد حسنا ، اعتقد انه يستمتع بذلك. |
Ki bu iyi bir şey biliyor musun, ne de olsa çocuklarımız işsiz kalmıyor. | Open Subtitles | وهو أمر جيد لإنه يحافظ لأطفالنا علي وظائفنا |
Bu da iyi oldu çünkü daha fazla kanıt olmadan Victoria Andrews'u tutamazlar. | Open Subtitles | وهو أمر جيد لأنها لن تكون قادرة لعقد فيكتوريا أندروز دون مزيد من الاثبات. |
Ve orada kızlar yok ve bu da iyi bir şey. | Open Subtitles | ولا وجود للفتيات، وهو أمر جيد |
İyi bir şey, değil mi? | Open Subtitles | وهو أمر جيد ، أليس كذلك؟ |
Bu benim için iyi bir şey. | Open Subtitles | وهو أمر جيد بالنسبة لي، |
Ginty'nin bir hesabı var ve bu iyi bir şey! | Open Subtitles | تملك (جينتي) حسابًا مصرفيًا وهو أمر جيد |
Ve bu iyi bir şey, D'Anna. | Open Subtitles | (وهو أمر جيد يا (دانا |
Bu da iyi bir şey. | Open Subtitles | وهو أمر جيد |
Eğer öyleyse bunun bir piyasası var. Ki Bu iyi. Sıkıntı ise internet. | Open Subtitles | إن كانت هذه القضية, فهنالك مكان لها وهو أمر جيد |
- Senden nefret ediyor. - Bu iyi. | Open Subtitles | إنها تكرهني أعلم أنها تكرهك وهو أمر جيد |