"وهو يعلم" - Translation from Arabic to Turkish

• O biliyor
• o da biliyor
• bildiği halde
• Ronin'
• bilerek
• da farkında
• de biliyor

Bu Michael'ın kararı. Nereye gideceğimizi O biliyor.
انه واجب مايكل وهو يعلم أين سنذهب

Altındaki tablo kadar değeri yok, bunu o da biliyor.
قيمتها لا تساوي القماش الذي رسمت عليه وهو يعلم ذلك.

- Bu kadar insanın onu aradığını bildiği halde mi?
يبقى وهو يعلم ان معظم الناس يبحثون عنه ؟ .

Ronin'e sor.
-نعم, وهو يعلم ذلك

Başkasını sevdiğini bilerek her gün Nicole'u görmek onu öldürüyor olmalı.
ولكن كان سيقتله رؤيتها يومياً وهو يعلم أنها تحب شخصاً آخر.

Elindeki tek şey yenileme projesi, o da farkında.
الشيء الوحيد الذي لديه هو الواجهة البحرية ، وهو يعلم ذلك

Eve bırakalı bir saat oldu, Burada beklediğimizi de biliyor. Carl!
لقد تجاوزت الساعة منذ اوصلته وهو يعلم اننا جميعا ننتظره هنا كارل

Ben öldüm. O biliyor. Sen de biliyorsun.
أنا ميت ، وهو يعلم هذا ، وأنتِ كذلك.

O biliyor.
وهو يعلم.

B, Canını ne kadar yaktığını biliyorum. o da biliyor.
ب" انا أعلم مقدار الألم الذي سببه لك" وهو يعلم مقدار هذا الألم

O adam kafasının içinde ve bunu o da biliyor.
إنه يتصرف فوق مستواه ، وهو يعلم هذا

Bunu ben de biliyorum o da biliyor.
و انا أعلم بذلك, وهو يعلم بذلك.

Hangi aptal işe yaramayacağını bildiği halde bunu dener ki?
! من الأحمق الذي سيقوم بفعله وهو يعلم بأن التحويل لن ينجح ؟

Üstelik polisin takibinde olduğunu bildiği halde.
حتى وهو يعلم أن السلطات تشاهده

Sam Winchester'ın durumunu bildiği halde senden onca yolu kardeşine yardım için gelmeni istiyor.
لا يمكنني فقط معرفة كيف طلب (سام وينشستر) منك القيادة كل هذه المسافة لمساعدته بشأن اخيه وهو يعلم حالتك الصحية

Ronin'e sor.
- نعم, وهو يعلم ذلك -

Peki, bir çocuğun bir çocuk olamayacağını bilerek büyümesi onu nasıl etkiler?
ولكن ماذا يفعل ذلك لطفلٍ إن نمى وهو يعلم بأنه ببساطة لا يستطيع أن يكون طفلًا؟

Demek istediğim, kız kardeşinin birkaç saat içinde öleceğini bilerek nasıl konsantre olabilir? Bunu hiç düşündün mü?
كيف سيركّز وهو يعلم أن شقيقته ستموت خلال ساعتين؟

Bunu yaparsan da hapse girersin ve bunun da farkında.
اذا فعلت ذلك ستذهب للسجن وهو يعلم ذلك

Bu konuyu yüzüne gözüne bulaştırdığının da farkında.
وهو رجل طيب حقًا An. وهو يعلم أنه أخفق حين قال ما قاله

- Her zaman. Ayrıca sevgilin olarak, o eve masa sokmasına izin vermeyeceğimi de biliyor.
وهو يعلم بأنّني كخليلتك، ما كنت لأقف بعيدة تاركة إيّاه يجلب طاولة لشقتك.