sırasında anne babasını kaybetti. Küçük kardeşi harekatta kayboldu. Almanlar'dan nefret ediyor. | Open Subtitles | أخوه الصغير مفقود في الحرب وهو يكره الألمان |
Evet ama orada çok fazla zaman geçirdiği için nefret ediyor. | Open Subtitles | أجل, لمن إن لم يفعل سيضطر إلى البقاء هنا على الأرض وهو يكره هذا المكان |
Adam öldürüyor. Ve cesaretinden nefret ediyor. | Open Subtitles | هو يقتل الناس وهو يكره جُرءتك؟ |
Ona ikiyüzlü dememizden nefret ediyor. | Open Subtitles | نعم وهو يكره أن ندعوه بالمنافق |
Francis bunu biliyor. Bundan nefret ediyor. | Open Subtitles | فرانسيس يعلم هذا ، وهو يكره هذا. |
Ve sana yaptıkları için kendinden nefret ediyor. | Open Subtitles | وهو يكره نفسه الآن لفعله هذا بك |
Ve sana yaptıkları için kendinden nefret ediyor. | Open Subtitles | وهو يكره نفسه الآن لفعله هذا بك |
- Hayır, Adam bu tür meseleler konusunda oldukça cins, ayrıca kadınlardan nefret ediyor. | Open Subtitles | -لا. (آدم) متحفظ جداً فى هذه الأمور, وهو يكره النساء |
Ben kuru üzüme bayılıyorum, o nefret ediyor. | Open Subtitles | أحب الزبيب وهو يكره الزبيب. |
Kendisinden nefret ediyor, bu yüzden. | Open Subtitles | - وهو يكره نفسه بسبب ذلك |
Bu pitbull çocuklardan nefret ediyor. | Open Subtitles | هذا (بيتبول) وهو يكره الأطفال. |