"وهُناك" - Translation from Arabic to Turkish

• ve
• var
• bir

ve N'- ne kadar uzun s...
وهُناك المزيد كم هناك بعد؟ إني بحاجة على الاقل ميل

Serçe parmağım mesela. ve bir parmak kaybetmek için bir sürü yol var.
أفكر أنْ أخْسَر الخُنْصُر وهُناك العَديد مِن الطُرق لخسارة اصبع

bütün kaynakları ve istihbaratın dünya çapında ortak kullanımı için acil olarak toplandı.
وهُناك حالة مِن الطوارئ ومُحاولة لإنشاء خطوط دفاع.

Celestis ovasının sınırındaki yüksek dağda bir köyün kalıntıları var.
وهُناك بقاية خراب قرية في الجبال العالية متواجدة وذلك السهل هو حدود سيليتيس

Sahil kıyısında bir yer, buradan otobüs sabahın ilk ışıklarında kalkıyor.
إنه بالقرب من الساحل وهُناك حافلة التي تغادر في بداية الصباح.

Sapıklık derecesinde ego delisi olanlar ve güç delisi olanlar var.
هُناك المجنون المعتوه ، وهُناك القاتل المعتوه.

Dipte de bir kutu mendil ve yara bantları var.
وهُناك صندوق المناديل في الأسفل وبعض الضمادات.

Boğazdan geçen bir boru ikiye ayrılarak ciğerlere ve mideye gider.
وهُناك إنبوبة تمر من الحجنرة .إلى الرئتين والمعدة

Issız bir adada olduğunu ve bir gorilin gelip kafana silahını dayayıp
أفترض إنك في جزيرة معزولة، وهُناك غوريلا تخرج من الغابة،

ve ortada çok ilginç bir gözlem var.
وهُناك مُلاحظة مُثيرة حيال الفعل ،الإبداعي للذاكرة

Muayenehanenin camları kapalı ve giriş-çıkış için tek bir yol var.
النوافذ في العيادة مُغطاة، وهُناك باب واحد للدخول والخروج.

ve bu dünyanın gerisinde, birbirimize bağlı olduğumuz bir başka dünyada hepimiz, büyük ve dokunaklı bir planın birer parçasıyız.
وهُناك عالم خلف العالم حيث جميعنا نتواصل معه. كُل جزء من خطة عظيمة ومؤثرة.

Beş stent takıldı ve iyileşmek için tek şansınız.
لقد وضعت لك خمسة دعامات شريان وهُناك فرصة للشفاء.

Geçit sistemimizde hala keşfedilmemiş birçok gezegen var.
وهُناك لا يزال العديد من الكواكب على مشارف نظام بوابتنا وذلك قد يُذكركُم بضرورة أكتشافها

Daha kolay geliyor. Çizelgeleri var, numaraları var.
إنّه عملي, وهو أمرٌ أسهل هُناك مخطّطات وهُناك الأرقام

Babasının eli üzerinde havaya doğru yükselirken etrafa gülücükler saçan küçük bir kız var.
وهُناك فتاة صغيرة تضحك عندما تمّ رفعها إلى الهواء بواسطة والدها.