"ووحيد" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve yalnız
        
    • yalnız ve
        
    • bekar
        
    • ve yalnızım
        
    • yalnızım ve
        
    • ve yalnızdım
        
    • ve yalnızsın
        
    Eğer gamsız derken, parasız ve yalnız kalmayı diyorsan, herkes düşünürdü. Open Subtitles اذا كنت تعني بالخالي من الهم.تعني مفلس ووحيد الجميع سيظن ذلك
    ♪ Üzgün ve yalnız ♪ ♪ Bir arkadaşını arıyor ♪ Open Subtitles ^ إنه حزين ووحيد الآن ^ ^ لذا اتصل بصديقته ^
    yalnız ve kaybolmuş bir İngiliz olduğumu bilmeni isterim. Open Subtitles أريدك أن تعلم أني إنجليزي مسكين ضائع ووحيد
    Bu, çok yalnız ve korkmuş bir hayaletin hüzünlü ve acıklı ağlamasıydı. Open Subtitles لقد كَانَت محاولة حزينه ويائسة لطلب المساعدة من شيء خائف جدا ووحيد جدا
    Hâlâ bekar olman çok acı. Open Subtitles يعجبني ومن العار أنه بلا زوج ووحيد يا عزيزتي
    Ev kapkaranlık ve acıktım ve yalnızım ve zekice yorumlarımı duyacak kimse yok. Open Subtitles لايوجد ضوء بالمنزل وأنا جائع ووحيد لم يعد هناك أحد يستمع إلى تعليقاتي
    Yani 7 yıl önce, bu kapıdan içeri girdiğimde, kalbim kırık ve yalnızdım. Open Subtitles أقصد، منذ سبعة سنوات جئت أمام عتبة هذا الباب مكسور القلب ووحيد
    Sürekli acelecisin ve yalnızsın. Open Subtitles .دائماً مستعجل ووحيد
    Yaşlı ve yalnız, genç ve mutlu olduğu günleri anımsamak istiyor. Open Subtitles انه عجوز ووحيد ويحب ان يتذكر ايامه عندما كان شابا وسعيدا
    Varlıklı adamları, zengin ve yalnız bekarları araştırıp buluyor. Open Subtitles ، تذهب بحثا عن الرجال الأثرياء ، تضع نظرها على أغنى شخص، عازب ووحيد
    Seni seven insanlar var ama üzgün ve yalnız biri gibi duruyorsun. Open Subtitles ؟ لديك أناس يحبونك ولكنك تبدوا وكأنك حزين ووحيد
    ve yalnız biri..tek başına Open Subtitles وحزين ووحيد في نفس الوقت إنَّهُ لوحده في هذا المنزل الكبير
    Evet, korkmuş ve yalnız ve neler yapabileceğinden korkuyor. Open Subtitles نعم , إنه خائف ووحيد ومرعوب من الذي قد يفعله
    Bense randevu peşinde olan yalnız ve kalburüstü bir adamım. Open Subtitles أنا مُجرّد رجل مُحترم ووحيد وسخيّ يبحث عن موعد.
    Diğer tarafta bulunmuş biri olarak şunu söyleyebilirim, dışarıdaki dünya korkutucu, yalnız ve Changli ve evet, bu grup kök saldı ama niye kıyıda bizi tek bekleyen zamanın kumları ve araları açılan aç martılarken bu havuzu terk etmek için acele ediyoruz ki? Open Subtitles كشخص عاش ورأى الطرف الآخر.. أستطيع أن أخبركم, إنه عالم مخيف, ووحيد, ومتغير بالخارج,
    Yabancı bir evde yalnız ve korkmuştu ve ona ne olduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles مفزوع ووحيد في منزل غريب وأريد أن أعرف ما الذي حل به
    Bak! Adam yaşlı, yalnız ve ölüyor. Senin arkadaşın, bu yüzden bu işi hâllet. Open Subtitles أنظر، هو مسن ووحيد ويحتضر أنت صديقه، أصلح الأمر إذن
    Yemekteki eşin zengin, bekar ve muhtemelen sağlığı bozuk biri. Open Subtitles إن رفيق عشائك ثري ووحيد" "ومن المحتمل أنه بصحة جيدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more