"ووضعوا" - Translation from Arabic to Turkish

    • koydular
        
    • attılar
        
    • verdiler
        
    • yerleştirdiler
        
    Geçen sene oraya bir Kızılderili kumarhanesi yapıldı ve mecburen baz istasyonu koydular. Open Subtitles تم بناء نادي كازينو هندي بتلك المنطقة السنة الماضية ووضعوا بها برج اتصالات
    Beni taşıyıp masaya koydular ve bacaklarımın arasına bıçak koydular. TED حملوني ووضعوني على الطاولة، ووضعوا السكين بين ساقاي.
    Ve onları polise götürdüğümde, onları küçük cam şişelere koydular, ve içine bir şeyler koyup çevirmeye... Open Subtitles وعندما جلبتهم للشرطة وضعوها على قطعة صغيرة من الزجاج ووضعوا شيء عليها وتغير لونها
    Başka bir deyişle, araştırmacı arkadaşlarımı öldürdüler ve suçu üzerime attılar. Open Subtitles مما يعني بكلمات أخرى.. أنهم قتلوا مساعديني بالأبحاث ووضعوا اللوم علي.
    Bize her zaman güzel otellerde güzel kahvaltılar verdiler. Open Subtitles ووضعوا لنا دائما في هذه الفنادق لطيفة، حيث يقدم لنا هذا وجبة إفطار كونتيننتال
    Mezarın yakınında kabaca taştan bir mihrap yaptılar ve üzerine demir bir haç yerleştirdiler. Open Subtitles وبنوا مذبح حجارة سميك على القبور ووضعوا فوقه صليباً حديدياً
    Hemen yanıma bir adam koydular beni vuran bomba ona isabet etmişti ne yazık ki tüm göğsü ve midesinden yaralanmıştı. Open Subtitles ووضعوا رجل بجانبي في الشاحنة وكانت اصابته بليغة وكانت اصابته بالصدر والبطن
    Beni saf dışı bıraktılar, Ellie'yi arabalarına koydular ve uzaklaştılar. Open Subtitles لقد هجموا عليّ وقيدونى, ووضعوا "إيلى" ف سيارتهم, وذهبوا بعيداً.
    Bisiklet ve yürüyüş yolları arasına çiçekler yerleştirdiler, dere kenarına banklar koydular. Böylece çocuklar arkadaşlarıyla oturabilirlerdi ve suyun huzuruyla eğlenebilirlerdi. TED فقد وضعوا الزهور بين طريقي الدراجات الهوائية والمشي، ووضعوا المقاعد على ضفاف جدول المياه، ليتمكن الأطفال من الخروج مع أصدقائهم والاستمتاع بسكون مياه الجدول.
    İki gün süren görüşmeler sonrasında bize izin veremeyeceklerini belirtip masanın üstüne bir harita koydular. Open Subtitles :بعد يومين من المحادثات، قالوا لنا "لن نسمح لكم بتنفيذ الأمر" ووضعوا خريطة على الطاولة
    "...cesetleri içeri koydular." Open Subtitles ووضعوا الجثث فيها مرة أخرى
    Clayton, Solmes, ve Jimmy Anderson... ve onlar Cyrus'un cesedini kamyona koydular arazisinin yakınındaki bataklığa attılar ve hepsi bu sırrı yıllardır sakladılar. Open Subtitles (كلايتون) و (سولمس) و (جيمي أندرسون) ووضعوا جثة (سايرس) في الشاحنة و دحرجوها إلى الحافة
    Sara'yı öldürüp, kellesini kutunun içine koydular! Open Subtitles لقد قتلوا (سارة) ، ووضعوا رأسها في صندوق
    Jessie ve Damien onu aldılar ve kanamasının olduğu yere kova koydular. Open Subtitles (جيسي) و(ديمون) أخذوه ووضعوا سطل في المكان الذي ينزف منه.
    Ve yüzlerce yerine kesik attılar bir bıçakla, vücudunun her yerine ve yaralarına tuz bastılar. Open Subtitles وجرحوهم مئات الجروح بالسكين ووضعوا على الجروح ملح وعمقوا الجروح بالإبر
    Bunları kurguladılar ve geçmiş tarih attılar. Open Subtitles لقد زرعوا هذه ووضعوا لها تاريخاً سابقاً
    Bunları kurguladılar ve geçmiş tarih attılar. Open Subtitles لقد زرعوا هذه ووضعوا لها تاريخاً سابقاً
    Eline bir kamış verdiler, kafasında bir taç... ve üstünde bir battaniye sarıp tüm Fransızların önünde... ona muz yedirdiler. Open Subtitles ... ووضعوا قصبة في يده ، تاج على رأسه وبطانية على كتفه وجعلوه يأكل الموز أمام كل الفرنسيين
    Bana 2 dakika verdiler ve otomatik silahı boynuma dayadılar. Open Subtitles اعطوني دقيقتين ووضعوا المسدس في رقبتي
    Haber programlarıyla işbirliği yaptık. Farhad'ın, sahte yakalanma hastaneye nakil ve sorgulanma haberlerini verdiler. Open Subtitles لقد نسقنا مع وكالات الأنباء ووضعوا خبراً زائفاً، عن إلقاء القبض على (فرهاد) ونقله للمشفى للتحقيق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more