İlaç içmedikçe, bana birşeyler oluyor, Katie,ve ben bunu açıklayamıyorum. | Open Subtitles | كل ما أتذكره هو الذهاب إلى النوم ليلة البارحة، ويراودني هذا الحلم الطويل |
Vicdanımın rahat olduğu bir şey için özür dilemem ve bu konuda vicdanım rahat. | Open Subtitles | وأنا لا أعتذر عن الأشياء التي يراودني شعور جيد حيالها، ويراودني شعور جيد حيال هذا. |
İhmal etmediğim şey budur Pek iyi yıkanmamış hakaret, paçavra olmuş gurur uykudan vicdanımın gözleri çapak çapak ve kirli endişeler ile sokağa çıkmak | Open Subtitles | لا أخرج ويراودني شعور بالدونيّة من إهانةٍ... تترك بصمة تحذير على شكلي الخارجي من خلال القذف والوساويس، بل أخرج... |
Buraya sadece malzeme toplamak için geldim. ve içimden bir his burasının bir altın madeni olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | جئت تحديداً لرؤية النتائج ويراودني شعوراً... |
Söylediklerini düşünüyordum ve bir sorum var. | Open Subtitles | كنت أفكر بما قلت، ويراودني سؤال |
Tuvaletler bu durumlarda çok kullanışlı ve Cuddy'nin buraya girmeyeceğine oldukça eminim. | Open Subtitles | اتّضح أنّ الحمّامات مفيدة في ذلك الموقف ويراودني تأكد نسبيّ أنّ (كادي) لن تدخل هنا |
Tüm bu Lily'e olanlar benim babamın yüzünden ve ben bunun biraz da kendi hatam olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | (فكل مايحدث لـ (ليلي هو بسبب والدي ويراودني شعور بأنها غلطتي |
Ama bir an gelecek Dr. Herman'ın beynini keseceğim ve tümörle karşılaştığımda kendimi çok kötü hissedeceğim. | Open Subtitles | لكن في مرحلة ما (سوف أشق دماغ الدكتورة (هيرمان ويراودني ذلك الشعور السيئ بأنني عندما أواجه ذلك الورم |
Steven Snell, insanları tanırım ve seninle ilgili çok iyi hislerim var. | Open Subtitles | (ستيفين سنيل)، لدي خبرة بالناس... ويراودني شعور طيب حيالك... |