"ويستطيعون" - Translation from Arabic to Turkish

    • ve
        
    Çok geçmeden aslında yeterli işitme cihazlarının hâlihazırda olduğunu, ancak buna ihtiyacı ve erişimi olan yaşlıların bu cihazlara sahip olmadığı ortaya çıktı. TED فاكتشفوا سريعًا أن أجهزة تحسين السمع موجودة بشكل كافٍ، ولكن العديد من هؤلاء المسنين الذين يحتاجون لهذه الأجهزة ويستطيعون الوصول إليها لا يملكونها.
    Biliyorum. ve ilginç olan şu ki birçok öğrenci zeki ve bunu başarabilir. TED والمثير للاهتمام بخصوص ذلك أن العديد من الطلاب أذكياء ويستطيعون أداء ذلك.
    Bu tümörler zekidir, ortama uyum sağlarlar ve hayatta kalma konusunda çok iyidirler. TED إنهم أذكياء بارعون وسريعو التكيف، ويستطيعون البقاء أحياء بشكل جيد.
    Bunlar, doğal biyolojik organizmalar ve bizim ve şu anki robotların da yapamadığı süper şeyleri yapıyorlar. TED لذا هذه الكائنات الحية الطبيعية ويستطيعون أن يفعلوا أموراً رائعة جداً لا نستطيع فعلها، ولا الروبوتات الحالية.
    Kaleciler genelde rakiplerinin üsluplarını önceden ezberler, fakat penaltı atıcıları bunu bilir ve buna göre oynarlar. TED عادةً مايحفظ حراس المرمى نمط خصومهم مسبقاً، ولكن متعهدي ركلات الجزاء يعرفون ذلك ويستطيعون التخطيط وفقاً لذلك.
    ve nasıl bir bilimsel çalışmanın yapılabileceği projeye dahil olmak isteyecek bilim adamlarının çeşitliliğine ve ve onların projeye katkı yapacakları araçları ile şekillenecek. TED ونوع العلوم التي يمكن عملها ستحدد من مجموعة متعددة من العلماء يريدون أن ينضموا ويستطيعون إستخدام الآلات على أرض الواقع
    Bunlar gerçek cadı, uçabiliyorlar , ve Salem deki tüm çocukları yiyecekler! Open Subtitles إنهم ساحرات حقا ويستطيعون الطيران وسيقتلون أطفال المدينة جميعا, إنهم حقيقيون
    ve hoş şeyler yapabilmen için yaşıyorı olman lazım. Open Subtitles 'ولأنهم يعيشون فانهم سعداء، ويستطيعون فعل الاشياء الرائعة
    Yani gerçekten gerçek mi? ve bizimle buradalar mı? Bu dünyanın bir parçası gibi mi? Open Subtitles وهم هنا معنا كما لو أنهم جزء من هذا العالم، ويستطيعون لمس الأشياء ولمسنا؟
    Onların birlikte büyümelerini oynayabilecekleri bir gelecekleri olmasını yüzebilmelerini, çiçek toplamalarını ve huzur içinde pirinç ekmelerini görmek istiyorum. Open Subtitles اريد ان اراهم يكبرون سوية ليكون لديهم مستقبلاً ويستطيعون اللهو والسباحة ، وقطف الأزهار
    Dünyadaki insanlar birbirini görür ve birbirlerini korurlar. Open Subtitles لأشخاص اصبحوا يرأون بعضهم ويستطيعون حماية بعضهم
    Adli tıp işe boğulmuş durumda ve biraz yardıma hayır demez. Open Subtitles مكتب الطبيب الشرعي مشغول ويستطيعون أستخدام المساعدة الإضافية
    Telefonları parçalarına ayırmak, devre sistemini yeniden kurmak, gömülü yazılımı değiştirmek, ya da aklınıza ne geliyorsa işte, bu adamlar gerekenlerin hepsini biliyor ve çok kısa bir sürede tamir edebiliyorlar. TED لقد قاموا باكتشاف كل شيء متطلب لتفكيك، فصل الأشياء، إعادة كتابة الدوائر، إعادة تحميل البرامج الثابتة، عمل أي شيء تريده بالهاتف، ويستطيعون تصليح أي شيء بسرعة كبيرة.
    Kendilerininkinden başka dünyalara dahil olurlar böylece güvenilirler ve bu örnekleri görebilirler ve ortak ilginin en etkili noktasının etrafında bağlantı kurmak için iletişime geçerler. TED يتداخلون في عوالم غير عالمهم لذلك هم جديرون بالثقة ويستطيعون معرفة تلك التطورات يتواصلون ليصلوا الى مناطق ملهمة من الاهتمامات المشتركة
    Hollanda'da bakım ve refakate ihtiyaç duyan insanları aslında onlar için evleri olan ve onlara bakım ve refakat sunabilecek olan insanlarla eşleştiren kiliseler ve bakım kuruluşları görüyoruz. TED في هولندا نجد الكنائس ومنظمات الرعاية تربط بين الأشخاص المحتاجين للرعاية والرفقة وأشخاص لديهم منازلهم الخاصه ويستطيعون تزويدهم بالرعاية والرفقة.
    Yani zehirli atıktan plastiğe kadar her şeyi yiyebilirler. ve yağ ve batarya gücü gibi atık madde üretebilirler, hatta minik gerçek altın külçesi bile. TED وهذا يعني أنهم يستطيعون أكل كل شيء من النفايات السامة إلى البلاستيك، ويستطيعون إنتاج نفايات مثل الزيت والطاقة وحتى شذرات صغيرة من الذهب الحقيقي.
    Yeni başlayanlar, canları çıkıncaya kadar çalışırlar ve 15 feet (~5m) tırmanabilirler. Ama 15 civarında barfiks çekebiliyorlar, değil mi? ve sonra bir anda iflas ederler. TED المبتئدون، أنه مثل ،يضربون، يضربون، يصلون الى علو 15 قدماً. ويستطيعون فعل حوالي 15 سحب لأعلى صحيح؟ وبعد ذلك يرهقون فقط.
    Yedi kişinin bir odada yaşadığı insanlarla tanıştım, akşam yemeklerine zorlukla güç yetiriyor, yine de bu ruhsal güçleri ve mizah yetenekleriyle yaşıyorlardı. ve sadece inanılmaz nitelikleriyle. TED إلتقيت بأناس يعيشون سبعة في غرفة، ويستطيعون توفير ثمن الوجبة بصعوبة، لكنهم يعيشون بهذه المنعة وروح الدعابة. وصفات لا تصدق.
    Açıkçası, efendim, eğer SG-1 sağ kurtulduysa ve görevlerini tamamlayabilirlerse, o zaman kimsenin bunların olduğunu bilmesi gerekmiyor. Open Subtitles بصراحة، سيدي، إذا إس جي -1 نجو ويستطيعون إكمال مهمتهم إذا لا أحد يحتاج لمعرفة أي شيء من ما حصل
    Gelmek istediğim asıl nokta şu, umarım siz de ailenizi, arkadaşlarınızı, -erkekler adına söylersek- biraderlerinizi sevip onların değerini biliyor ve size rehberlik edenleri, çevrenizdeki insanları takdir ediyorsunuzdur çünkü onlar günlük yaşamın gerçek bir yönü ve dikkate değer, olumlu bir etki yapabiliyorlar. TED إذاً، فالخلاصة هنا، هي أنني آمل أن تُقدروا و تحبوا عائلاتكم، و أن تحبوا أصدقائكم ولكم يا رفاق، أحبوا إخوتكم و عبروا عن شكركم لمعلميكم، ومجتمعكم، لأنهم جانب واقعي و مهم جدا للحياة اليومية، ويستطيعون ترك تأثير إيجابي هام وذو دلالة واضحة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more